*Elif Akyol
Sıra arkadaşlarının Ayşenur Halil’in bir kadın cinayetinde öldürülmesinin ardından yaptıkları eylemleri Medipol Üniversitesi öğrencisi Ebrar ile konuştuk.
Ayşenur Halil’in ve İkbal Uzuner’in, Semih Çelik isimli erkek tarafından katledilmesinin ardından üniversitelerde kadın öğrenciler tarafından başlatılan eylemler, kadına yönelik şiddete karşı ses çıkarmak, kadın cinayetleri politiktir şiarını büyütmek, yaşamak içindi.
Bu eylemleri, sebepleri ve üniversitedeki kadın hareketinin geleceğini Ayşenur Halil’in Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü 2. sınıf öğrencisi olduğu Medipol Üniversitesi öğrencisi Ebrar ile konuştuk.
Anlattıkları Medipol Üniversitesi’ndeki kadın hareketinin zorluklarını, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öğrencilerin sergilediği direnci ve okul yönetiminin bu süreçteki tutumunu gözler önüne serdi. Üniversitelerde kadınların örgütlenme mücadelesinin büyütülmesi gerektiği aşikar. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı daha güçlü bir kadın hareketinin oluşması, bu tür eylemlerin artması, kalabalıklaşması, direniş ve dayanışmanın büyümesi ile mümkün olacak.
Eylem hangi şiar ile, nasıl organize edildi?
Eylem Ayşenur Halil’in bölüm arkadaşları tarafından organize edildi ve tüm Medipol öğrencilerine yönelik bir çağrıydı. Çağrı kadın cinayetlerine susmamaya, katledilen ve görülmeyen kadınların sesini hep beraber duyurmaya ve hesap sormaya yönelikti. Atılan sloganlar da öğrencilerin kendi hazırladığı pankartlar da genel itibariyle bu çizgideydi. Eylemin öncü sebebi kadın öfkesi olmak ile birlikte katledilen kadınlardan Ayşenur Halil’in Medipol’den sıra arkadaşımız olmasının da etkisini büyük görüyorum.
Ayşenur ve İkbal için yapılan kadın eylemi öncesinde Medipol’de kadın mücadelesi ne durumdaydı, bu eylemselliğin sürmesi adına hangi adımlar atılmalı?
Ayşenur ve İkbal’in katledilişinin öncesinde Medipol’de kadın hareketine dair bir zemin asla yoktu, yapılan bu eylemle birlikte üniversitemizde bir kadın hareketinin olmasının önemini hep beraber görmüş olduk. Buna yönelik bir zemin hala oluşmuş değil fakat var olan öfkeyi diri tutup, kadınların bir araya gelip örgütlenerek bir mücadele ağı yaratması bir kadın hareketinin oluşmasının yolunu açacaktır.
Üniversitenin yönetimi, bu eylemi nasıl değerlendirdi ve öğrencilere nasıl bir tepki verdi? Sizin bu tutum hakkındaki görüşleriniz neler?
Okul yönetimi bu eylemi kadınların isyanı, hesap sorması olarak görmekten çok, “İkbal Uzuner ve Üniversitemizin öğrencisi Ayşenur Halil’i anma programı” olarak gördü ve sosyal medyada da böyle yansıttı. Eylem sırasında basın açıklamalarının ardından öğrenciler tarafından slogan atılırken çok kez araya girilerek Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner için hazırlanan anıt köşesine dövizlerimizi bırakıp alandan dağılmamız istendi.
Kadınların üniversitedeki eylemlerinde seslerini duyurabilmesi ve bir araya gelmesi adına ne tür zorluklarla karşılaştığınızı düşünüyorsunuz?
Medipol Üniversitesinde geçtiğimiz sene kurulan fakat hala bir faaliyet göstermemiş olan ‘Kadınların Yasal Korunması ve Kadın Girişimcilerin Eğitimi UNESCO Kürsüsü’ haricinde kadınları korumaya ve tacizi önlemeye yönelik hiçbir oluşumun olmadığı gibi, kadın hareketine veyahut herhangi bir öğrenci hareketine yönelik kulüpler de bulunmuyor. Medipol’ün yer aldığı siyasi çizgi ve “apolitik öğrenci” kitlesi yaratmayı hedefleyen yönetimi de buna sebep. Kadınların öncelikle bir kulüp kurması veya herhangi bir kulüp üzerinden bir araya gelerek bir mücadele ağı yaratması ve sonrasında Medipol öğrencisi her bir kadın ve LGBTİ+’lara dayanışma çağrısı çıkılması hareketin büyümesine ve ilerlemesine yol açacaktır.