Üniversite

ODTÜ mezunları anlatıyor: ODTÜ’den neden kopamıyoruz?

Ecem Bakkal

Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunlarının okula bağlılığını 1978, 2015 mezunu iki isimle konuştuk.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 1956 yılında kurulmuş kültürü kendisine has bir eğitim kurumu. Bozkırı yeşertenlerin okulu. Kurulduğu bu zamandan itibaren yaklaşık 135 bin mezun vermiş. 26 bin 500 öğrenciye sahip gittikçe büyüyen devasa bir aile. Evet aile diyoruz. Çünkü burada okuyan herkes bilir ki ODTÜ sımsıcak bir yuva insanlara. Devrim stadyumunda oturduğunda gözün “DEVRİM” yazısının EV kısmına takılır. Öğrenci iken pek dikkat etmezsin. Sadece birkaç şey düşünürsün bunun üzerine, hayaller kurarsın. Fakat esas ağırlığı mezun olduğunda hissedilir. Dillere destan bir mezuniyet töreni gerçekleşir Devrim stadyumunda. Tribünler ağzına kadar dolar gururlu insanlarla. Bütün öğrencilik yıllarında çimlerinde yuvarlandığın, belki de derslerin yoğunluğundan artakalan zamanlarında bir nebze de olsa nefeslendiğin yerin üzerinde mezuniyet cübbenle durmaktasındır o sırada. 

ODTÜ çok değişik bir okul. Stokholm sendromunun bir başka yansıması belki de. Eğitim hayatın boyunca bir kinlenirsin derslere. Ödevler, sunumlar, projeler, sınavlarla boğuşurken üniversite ve hayat tercihlerini sorgularsın. Pişman olursun kararlarından. Okulu bırakma kararı alanlar da çoktur bu süre boyunca. 

Dört bir yanı ağaçlarla çevrili bu okulda şahsen benim yapmaktan en keyif aldığım aktivite bahar aylarında sabah erkenden yürüyüşe çıkıp kuş cıvıltılarını dinlemek, o mis gibi kokuyu içime çekmek.  Her haftasonu gelip çattığında mezunlar kendilerini kampüse atarlar. Kampüs onlar için birer soluklanma, yenilenme noktası aslında. Birçoğu da kampüsün tatlarını ailelerine aşılamaya çalışır. Hafta sonu kuş cıvıltılarına çocuk kahkahaları karışır okulda. 

Öğrencilik zamanlarında pek sevmezsin, okulun kalabalık olmasından yakınırsın o zamanlarda. Lakin bilirsin ki aradan yıllar geçtiğinde belki de sen de bir çocuğun elinden tutarak fizik çimlerinde, Devrim stadyumunda koşturacak, ailenle birlikte Çatı’da Pazar kahvaltıları yapacaksın. 

ODTÜ mezunlarını okula olan bağlılığı bir tesadüf değil bir gerçeklik. Dillerden dillere aktarılan üniversite anıları, bakmaya doyulamayan fotoğrafların elden ele aktarılması… Belki de öğrenciler arasında bir goygoya dönüşen, ODTÜ ürünleri satan dükkanı ODTÜDEN’de gördüğünde “Kim para verecek buna, kapitalizm hangi noktaya evrilmiş” diye düşündüğün “ODTÜ’nün Havası Suyu Toprağı”nı almayı bile arzulayacak olmuşsundur.  

ODTÜ mezunlarının okul ile ilişkisini 1978 yılı mezunlarından S.Ç., 2015 lisans ve 2019 2019  yüksek lisans mezunlarından P.A. ile konuştuk.

“ODTÜ’yü evim gibi görüyorum”

S.Ç. aradan 44 yıl geçmesine rağmen üniversitede geçirdiği günleri hala gözleri parıldayarak anlatıyor. Aldığı dersleri ve içeriklerini asla unutmamış. Lisans hayatı ve hazırlıkta geçirdiği minik bir seneyi dahi öylesine büyük bir heyecanla anlatıyor ki acaba ben neler yaşamıştım eğitim hayatımın o dönemlerinde diye düşünmeden edemiyorum. Birinci sınıfta aldığı matematik dersinden sorular soruyor bana. Ben de onun geçmişte olduğu gibi bir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi olduğum için tavsiyeler veriyor bana. 

Ecem Bakkal (E.B.): Yanlış bilmiyorsam girdiğiniz dönemde önce tercihler yapılıyor, sonra da sınava giriyordunuz. Bu şekilde yapılan bir yerleştirmede ODTÜ’yü kazandığınızı görünce hiç pişmanlığınız oldu veya üzüldünüz mü?

S.Ç: Hayır asla olmadı. İlk başlarda başka bir şehirden Ankara’ya geleceğim için gergindim sadece. Yıllarca ailenle yaşamışsın ve bir anda bambaşka bir ortamda yeniden bir hayat kurmaya başlayacaksın. Belki de tüm arkadaşların senden uzakta kalacak. İnsanın kafasında bir sürü soru işareti oluyor ama ODTÜ öyle bir okul ki senden aldığı tüm şeyleri fazlasıyla sana geri veriyor. Öncelikle bu okula gelerek daha önce hiç içinde bulunmadığım bir kültürde yaşamaya başladım. Etrafımdaki insanlar öylesine yardımseverlerdi ki bir anda dostum oldular, ailem oldular. İşte bu sebeple ben ODTÜ’yü sıradan bir okuldan ziyade her zaman evim gibi görüyorum. 

E.B: Siz mezun olalı 44 sene geçmiş fakat benimle hala aynı heyecanı paylaşıyorsunuz. Röportajdan önce anlattığınız anılarınız ile benim şu an kampüste yaşadığım şeylerin büyük bir çoğunluğu aynı. Yurt hayatı, yemekhane sıraları, derslerin zorluğu vs. Bunun böyle olmasını sizce ne sağlıyor?

S.Ç: Bence böyle olmasını ilk sağlayan faktör okulun kültürü. Çoğu okulda olmayan bir dayanışma mevcut. Bu zaten tüm Türkiye tarafından biliniyor diye düşünüyorum. Stadyumun adının Devrim olması, geçmişte yaşadığı siyasi dalgalanmalar, bu birlik ve beraberlik atmosferi… Her şey, kültürün oluşmasını sağlayan bir unsur aslında. Kemal Kurdaş’ın ve ona bozkırın ağaçlandırılmasında yardım eden tüm herkesin bir emeği bu. Nasıl çorak topraklara kök saldıysa o fidanlar, biz ODTÜ mensupları da birbirimizle köklendik. Bağlarımızın kuvvetlenmesinin böyle olduğunu düşünüyorum ben. İş hayatına başladığında çok net bir şekilde karşına çıkacak. Çalıştığın yerde ODTÜ’lü olduğunu söylediğinde bir imrenileceksin. Muhtemelen de bir müdürünle de okuldaş çıkacaksın. Birbirini koruyup kollamanın sadece ODTÜ kampüsü sınırları içinde değil, kalbinde ODTÜ ile yaşayan her insanın olduğu yerde olduğunu fark edeceksin.

P.A.: ODTÜ benim ben olmamı sağladı

2015 lisans mezunu P.A. da aradan yıllar geçse de mezun olan kişilerin ODTÜ ile ilgili hislerinin değişmediğini ortaya koydu.

E.B: Eminim ki eğitim hayatınızın yaklaşık 10 yılını geçirdiğiniz bu büyüleyici kampüste bir sürü anılarınız vardır. Okula ilk girdiğiniz zaman ile 10 yıl sonra mezun olduğunuzda kendinizde nasıl bir değişim gördünüz?

P.A: Fiziksel olarak bahsetmek gerekirse ODTÜ’yü kazandığımda 18 yaşındaydım. Gençlik ateşi kanımda kaynıyordu. Enerjim yüksekti. ODTÜ herkesin de tahmin edebildiği üzere zor bir okul. Sürekli çalışmak, kendini ileriye taşımak zorundasın. Hayatımın neredeyse üçte biri bu uğurda çalışarak geçti. Stresten, uykusuzluktan çok yoruldum. Saçlarım beyazlamaya başladı. Ruhsal olarak ise bu okulun kişiliğimi bulmamı sağladığını düşünüyorum. Gerek öğrenci, gerek ise akademisyen sayısı olarak kalabalık bir okul burası. Haliyle çok sayıda insanla tanışıyorsun. Herkesin ilgisine göre topluluk, etkinlik vs. var. Hem bu etkinliklere katılarak hem de yeni insanlarla tanışarak bambaşka fikirler edinebiliyorsun. Bu açıdan paha biçilemez bir yer olduğunu düşünüyorum ODTÜ’nün. Benim ben olmamı sağladı.

E.B: Laboratuvarlarda bulunduğunuzdan bahsettiniz. Peki sizce bu gibi teknik imkanlar açısından yeterli bir okul mu burası?

P.A: Vakıf üniversiteleriyle kıyaslamak pek doğru olmaz. Devlet üniversitesi, bir teknik üniversite olarak değerlendirmek gerekirse ülke şartlarında yeterli gibi. Bir önceki soruda okulun kalabalık olmasından bahsetmiştim. Bu sebeple lisans hayatında pek tabii laboratuvar kullanımı gibi konularda aksama olabiliyor ama lisansüstü çalışmalar daha yoğun faaliyetlerde bulunabiliyor. Ben yine de okuldaki bu tarz teknik imkanların daha gelişmiş olması gerektiğini düşünüyorum.

E.B: Okuldan mezun olmuş bir kişi olarak sizi sıklıkla kampüste görebiliyoruz. Bağınızı koparamamış olmanızın sebebi sizce ne?

P.A: ODTÜ çok değişik bir yer. Eğitim hayatınız, özellikle sınav zamanları (gülüyor) sıklıkla okuldan nefret ettiğinizi söyleseniz, mezun olsam da kurtulsam deseniz de o işler öyle yürümüyormuş. Mezuniyet töreninde meşhur cübbeyi giyip pankartınızla gururla alkışlayan kalabalığın önünden yürürken bu okulu yine olsa yine okurum diyormuşsunuz. Bu sebeptendir ki doktora eğitimim dahil bu okulda okudum. Okuldan kopamamama gelince de yaklaşık 10 yıldır bu çevredeyim. Ailem saydığım insanlar da burada. İş hayatının yoğunluğundan kurtulmak, nefeslenmek için çok büyük bir fırsat. Sevdiğim insanlarla özgürce buralarda oturabilmenin keyfini hiçbir şey vermiyor. Kaldı ki ODTÜ’de okuyan çoğu insan iş hayatında (akademik kariyer hedefliyorsa) burada devam ediyor. Araştırma görevlilerinin birçoğu yakın çevrenizden insanlar oluyor. Bu sebeple biz de bu okuldan kopamıyoruz.

*Temmuz 2022

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button