depremEğitim HakkıKahramanmaraş DepremleriMustafa Kemal Üniversitesitıp eğitimi

Depremin Ardından Eğitim Hakkı

Tayfur Ata Sökmen-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi

Depremzede öğrenciler olarak ihtiyacımız olan en önemli şey sağlık. Sağlıklı bir psikoloji. Herbirimiz bu ülkede kriz anlarında unutulmuş olduğumuzu/olacağımızı deneyimledik. Ya enkaz altında unutulacağız ya eğitim arayışındayken ya da başka olası bir durumda.


6 Şubat Pazartesi Saat: 4.17

Kimin aklına gelirdi ki hayatımızın birkaç dakika ile alt üst olacağı. Halklar, farklı kültürler, farklı insanlar, misafirler kümülatif olarak bir şehre her birinin koyduğu taşlar, motifler. Senelerce süren kültür akışı. Hepsini kucaklayan, herkese yer açan canım Antakya. Birkaç dakikada yerle bir olan birikimimiz.

Ben Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesi Dönem 2 öğrencisiyim. Okulumuz maalesef depremden en çok etkilenen fakültelerden biri oldu. Mustafa Kemal Üniversitesi olarak şu an tespit edilen şekliyle 35 akademik, 23 idari, 32 işçi/sözleşmeli personelimizi ve 105 öğrencimizi kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. 

Okulumuz tıp fakültesi, deprem bölgesinde yaşamanın şu an için imkansız olmasından dolayı dönem 1-2-3 öğrencileri için 27 Mart’ta online eğitime geçme kararı aldı. Dönem 2 öğrencisi olarak ben de eğitimimin bu yılını fakültemde, uzaktan eğitim yoluyla, ailemin yanında, Adana’da tamamlama kararı aldım. 

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan açıklamaya uygun olarak klinik dönem 4-5-6 öğrencileri için ise yüz yüze eğitim kararı alındı. Dönem 4-5-6 öğrencilerine ailesinin ikamet ettiği veya depremden korunmak için geçici olarak ikamet ettikleri illerdeki fakültelerde yüz yüze, özel öğrenci statüsüyle eğitim alabileceği bilgisi verildi. 

Buna ek olarak bulunduğu ilde tıp fakültesi olmayan arkadaşlarımız veya ikamet edilen ildeki tıp fakültesi ile program uyuşmazlığı yaşayan arkadaşlarımız da var. Bu yüzden dönem 4-5-6 olan arkadaşlarımız program uygunluğu olan fakülte arayışına girdiler. Klinik dönem öğrencileri için hangi üniversitede eğitimin devam edeceği, program-staj uygunluğunun uygun olup olmadığı, barınma ihtiyacının karşılanması gibi yükler öğrenciye atıldı. Eğitimde birlik pre-klinik ve klinik dönem açısından sağlanamadığı gibi klinik dönemde aynı sınıfta olan arkadaşlarımız farklı farklı üniversitelere geçiş yapmaya çalıştılar. Bazı fakülteler yüz yüze başvuru isterken, bazıları YÖK’ün açıklamasına rağmen öğrenci kabul etmeyi reddetti. Bazı arkadaşlarımın hala devam edebileceği bir okul yok ve üniversitelerden cevabın gelmesini bekliyorlar. 

Afet sonrası arama, kurtarma, yaşatma çalışmalarında olan plansızlık, programsızlık gibi eğitimde de kriz yönetiminden yoksun açıklamalar, alınan kararlar ve olaya bütüncül bakamama, eğitimi her fırsatta ilk feda edilebilen bir konumda tutmanın sonucu olarak Tıp Fakültesi öğrencileri eğitimden mahrum bırakıldı. Her felakette deneyimlerimize göre kurtarıcı rol oynayan; toplumu, insanı yaşatacak konumda olan doktorları yetiştirme görevi üstlenen fakültelerimizin ve YÖK’ün bizi bir başımıza bırakması bizi çok kötü etkiliyor. Pre-klinik öğrencileri olarak online eğitimin altyapı eksikliğinden ötürü verimsiz oluşunu pandemi döneminde deneyimledik. Aynı hatayı tekrar tekrar yapmanın doğru olmadığını, bilimsel düşünceye ters kararlar alındığını kaygıyla, belirsizlikle izliyoruz. Sesimizi, isteğimizi, ihtiyaçlarımızı dinleyen, bunlara kulak veren herhangi bir devlet kurumunun olduğunu göremiyoruz.

Depremzede öğrenciler olarak ihtiyacımız olan en önemli şey sağlık. Sağlıklı bir psikoloji. Herbirimiz bu ülkede kriz anlarında unutulmuş olduğumuzu/olacağımızı deneyimledik. Ya enkaz altında unutulacağız ya eğitim arayışındayken ya da başka olası bir durumda. Bunu böyle acı bir şekilde deneyimlemiş olmamız çok korkunç. Arkamızda bizi koruyan, bizi destekleyen bir şey yok. Burada yalnızız. Bir kazanım elde etmek istiyorsak bunu karşı çıkarak, eylem yaparak, grev yaparak, mücadele ederek almak dışında başka bir çıkar yolumuz yok. Bunun farkındalığı biz öğrencileri her konuda güvensizliğe sürüklüyor. 

Ülkenin dört bir yanına dağılan Mustafa Kemal Üniversitesi öğrencileri olarak yeni bir şehirde, yeni bir ortamda, yeni bir düzende hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. İhtiyaç listesini saymakla bitiremeyeceğimi düşünüyorum. Farklı illere uygulamalı dersler için geçiş “yapabilen” arkadaşlarımız o ilde bulunan Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarında diğer depremzede vatandaşlar ile  ücretsiz bir şekilde kalabiliyorlar. KYK yurtları dört kişilik, sabah ve akşam yemekleri var. 

Okulumuz hastanesi maalesef bazı bölümlerin tahliye edilmesine sebep olacak kadar hasar aldı. Özellikle yoğun bakım ünitesi tamamen Dörtyol ve Adana´da bulunan hastanelere tahliye edildi. Tıp fakültesi ağır hasar almamakla birlikte az hasarlı ,orta hasarlı veya hasarsız bölüm binaları var. Antakya’da bulunan iki KYK Kız öğrenci yurdundan biri az hasarlı ve oturtulabilir iken diğer binamız oturulamaz hale geldi. KYK Erkek Öğrenci Yurdumuz da keza oturulamaz halde. Üniversitelerin iyileştirici,normalleştirme gücü olduğunun farkında olan öğrenciler olarak eğitimin dönem 4-5-6 için yüz yüze devam etmesini olumlu buluyoruz. Fakat üniversite öğrencilerinin her birinin farklı yerlerde eğitim görmeye başlaması; yeni fakültelere adaptasyon, oryantasyon sürecinin travma yaşayan biz öğrenciler için yıpratıcı olduğunu belirtmek isteriz.

Toprak altındaki bir sürü insan. Biz buradayken arkada bıraktığımız hayat, eskiden olduğu gibi sürüp gidiyor diye düşünüyorlar mıdır? Ah alışmak ne korkunç, ne büyük haksızlık. Alışmayacağız, normalleştirmeyeceğiz, dayanışma ile yaraları sarıp yitip giden canlar için hesap soracağız. Bizler de dahil kırıldı, incindi, yıkıldı her şey. Yavaş yavaş normale dönüyor hayatımız. Hiçbir şeyi düzeltmeden, hiçbir şey olmamış gibi yaşama devam ediyoruz. Daha da yıpranmış haliyle. İnsanların yalnız bırakılışından siyasilerin,devletin gözünde değersizlikten başka hiçbir gerçek yok. Şansa yaşıyor olmanın şaşkınlığı ve bunu fark etmemizin kaygısıyla yaşıyoruz her gün. İnsanca olmayan, insana yakışmayan ne varsa yaşadık. Üstümüze yıkılan duvarları, binaları, değersizlik hissini, kaybettiğimiz her şeyi nasıl aşacağız bilmiyorum. Ama unutmayacağız. Bundan sonra tek bir insan bile kimsesiz kalmasın diye yaşayacağız. İnsandan yana, insan için, insanı yaşatmak için yaşayacağız. Bunca yıl herkesi kucaklayan kadim Antakya. Sen bizi bırakmadın tüm farklılıklarımıza rağmen. Biz de seni bırakmayacağız. Geri döneceğiz. Bitmemiş türkümüz bizim.


*İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin fakülte binalarının kentte meydana gelebilecek depremlere dayanıklı olmadığına dikkat çekmek üzere 2019 yılında yaptıkları eylemden bir görsel kullanılmıştır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button