Farklı bölümlerde okuyan, depremden olumsuz etkilenmiş üniversiteliler uzaktan eğitim kararını yorumladı.
Merhabalar, bu yazıma kadın ve gençlik hakları alanında senelerce çalışma yapman ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitmeni Suna Sözer’i anarak başlamak istiyorum. Tüm ülkemizi sarsan depremde Hatay da vefat etti.
Suna, kıvırcık güzelimiz, Uludağ Üniversitesi Hemşirelik bölümü mezunuydu ve çok kısa zaman önce çalışmaya başlamıştı. Gezmeye ve özellikle kamp yapmaya bayılırdı. Bursa’da kamp yapmadığı çok nadir alan vardır. Anksiyetekolik adını verdiğin bir blogu vardı ve yazı paylaşmayı çok seviyordu. Yazıları genellikle seyahat ya da eğitmeni olduğu toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde olurdu, yazıları o kadar tatlıydı ki sanki sizinle sohbet ediyormuş gibi samimi yazardı. Çocuklarla alakalı gönüllü faaliyetler yürütmeyi çok seviyordu, çocukların bitanecik Sunasıydı. Kadınların ve gençlerin, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele ettiği ve bu mücadeleyi sürdüren platformlarda aktif gönüllülük yaptı. Genç kadınları cesaretlendirip, onların liderlik rollerini üstlenmelerini teşvik edici projelere imza attı. Ayrıca kadınların toplumdaki yerlerini daha iyi anlamaları ve haklarını daha iyi savunabilmeleri için onlarca eğitim verdi. Hak savunuculuğu kavramını toplumun her kesimine öğretmeye, anlatmaya çalışırdı.
Yattığın yer seni incitmesin Suna.
Gençler sadece eğitim almak istiyor
Gençler olarak en çok sosyalleşmeye, yaralarımızı sarmaya ihtiyacımız olduğumuz dönemde evlerimize kapatıldık. Pandemi zamanında olduğu gibi önce gençler ve gençlerin eğitimi harcandı. Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının sadece yüzde 20’sinin depremzedelerle dolu olmasına rağmen tüm öğrenciler adeta kovulurcasına şehirlerine gönderildi. 2019’da üniversiteye başlayıp 2023 de mezun olan gençler sadece ve sadece iki yıl yüz yüze öğrenim gördü. Bu ülkenin geleceği bizleriz, geleceğin sahipleri biz gençleriz, neden gençlere ve gençlerin eğitimine bu kadar harcanabilir gözle bakılıyor kimse anlam veremiyor. Gençler siyasi malzeme olarak kullanılmak istemiyor, gençler sadece eğitim almak istiyor.
Bu yazıda depremzede arkadaşlarımızın gözünden uzaktan öğrenim kararına bakmak istiyoruz. Farklı bölümlerde okuyan, depremden olumsuz etkilenmiş arkadaşlarımız bu kararı yorumladı.
“Şu an sosyalleşmeye ihtiyacım var ve bunu da elimden aldılar”
Uludağ Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği 4.sınıf öğrencisi Ecem, , Hataylı ve deprem olduğu sırada Hatay’daydı. İlk depremde ailesiyle beraber çıktıkları evleri ağır hasar aldı. Onlar evlerinin dışındaki parkta beklerken yaşanan ikinci depremde ise evleri yıkıldı. Ailesi ile bir akrabalarının yanında yaşadıkları bu zorlu süreci üniversitesinin daha da zorlaştırdığını anlattı:
“Sınıf öğretmeni olacağım, yüzlerce çocuk yetiştireceğim diye yazdığım bölümde okula bile gidemeden mezun olacağım. Üniversite hayatımın neredeyse iki senesi tamamen online geçti ve en önemli derslerimin çoğunu bir bilgisayar ekranına bakarak öğrenmeye çalıştım. Her yerde depremzedeler için böyle bir karar alındığı söyleniyor ama bir depremzede olarak şunu içtenlikle söyleyebilirim ki, benim şu an eğitime ihtiyacım var, benim o günlerin korkusunu acısını unutabilmek için şu an sosyalleşmeye ihtiyacım var ve bunu da elimden aldılar. Umarım bu yanlış karardan bir an önce dönerler ve gençler eğitimlerine dönebilirler.”
“Yaşadığım bunca şeyin üstüne bir de YÖK zarar verdi”
Uludağ Üniversitesi Hemşirelik bölümü 3.sınıf öğrencisi Kübra, Kahramanmaraş da ailesi ile birlikte akraba ziyaretindeyken depreme yakalandı. Yıkılan binadan kendisini kurtardı, ekiplerin çalışmasıyla babasını kurtardılar ancak annesini ve birçok yakın akrabasını kaybetti. Kübra, “Yaşadığım bunca şeyin üstüne bir de YÖK ve Uludağ Üniversitesi zarar verdi bana, depremden etkilenen gençlere” dedi.
“Üniversitem önce online dedi, sonra yüz yüze kararı aldı, sonra bir daha tekrar online diye açıklama yaptı. Bir depremzede olarak uzaktan öğretim kararına kesinlikle karşıyım, ben hemşirelik öğrencisiyim ve bu uzaktan öğrenebileceğim bir meslek değil. Aile fertlerimi kaybettim ve bunun acısını arkadaşlarımla çevremle paylaşarak unutmak istiyorum ama benim yerime karar veren o ‘karar vericiler’ gençleri eve kilitlemeye, acılarıyla baş başa bırakmaya karar veriyor. Yanlış karar verdiklerinin farkında olmalarına rağmen sırf ‘Yanlış karar verdik’ dememek için kararlarında çok ısrarcılar. Bu akıldan uzak karardan en yakın zamanda vazgeçeceklerine inanıyorum.”
“Bu kararın değişmesini bekliyorum”
Hatay-Belen’li ve Uludağ Üniversitesi Psikoloji bölümü 4.sınıf öğrencisi olan Özge depremin olduğu sıralarda arkadaşlarıyla telefonda yeni dönemde neler yapmak istediklerini konuştuklarını hatırlıyor. Binaları hafif hasarla depremi atlatmasına karşın çok fazla yakınını kaybettiğini ve bunun acısıyla yüzleşmenin zorluğuna bir de uzaktan eğitim kararının geldiğini anlattı.
“Alınan bu kararın kesinlikle mantıksal bir çerçeveye oturabileceğine inanmıyorum. Psikoloji okuyorum ve psikoloji bölümü insan davranışları, duyguları ve düşünceleri gibi çok karmaşık konuları ele alan bir bölüm. Biz insanlarla yüzyüze konuşarak, deneyimleyerek, yüz yüze staj ve uygulamalı dersleri tecrübe ederek öğrenebileceğimiz bir bölümdeyiz ama bizim yerimiz karar veren mekanizmalar telefon ekranına bakarak psikolog olabileceğimize inanmışlar. Yurtların çok büyük bir kısmı boşken bu kararın alınması, gençler yer bulabilmek için binlerce lira harcama yapmışken böyle bir duruma sokulması çok yanlış. En kısa sürede bu kararın değişmesini bekliyorum çünkü onlarda farkındalar ne kadar saçma bir karar alındığının.”