Hêvi / Dicle Üniversitesi
Farklı üniversitelerden öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde yaşamış oldukları mağduriyetlerin asıl sorumlusunun deprem değil iktidar olduğunu dile getiriyorlar. Öğrenciler en temel hakları olan eğitim hakkından mahrum bırakılıyor.
Depremi en ağır şekilde yaşamış şehirlerden biri olan Diyarbakır’da henüz enkazlar bile kaldırılmamışken öğrenciler zorunlu online sınavlara tâbi tutuluyor. Birçok bölgede alt yapı sorunları var ve öğrencilerin büyük bir çoğunluğu hiçbir şekilde internete erişemediklerini dile getiriyor. Böyle bir durumda uzaktan eğitime geçme kararının amacı yalnızca gençlerin birlik ve beraberliğini önlemek, haberleşme ve sosyalleşme ortamlarından izole etmektir.
Üniversite öğrencileri iktidarın bu politikasına karşı büyük bir direniş gösteriyor. Çadırlarda ve konteyner kentlerde yaşamak zorunda bırakılan öğrenciler yine devlet eliyle psikolojik olarak daha da zor bir döneme itiliyor. Depremzede öğrenciler online eğitimlere katılabilmek için ne internete ne de teknolojik aletlere ulaşabiliyor. İktidar bu kadar basit bir karar ve politika ile yüzbinlerce öğrencinin eğitimden, sosyalleşmeden mahrum bırakılmasına sebebiyet veriyor. Öğrenciler seçimden sonra, kendilerini bu kadar basit bir şekilde gözden çıkarabilen iktidarı aynı şekilde gözden çıkaracaklarını dile getiriyor.
“Bizler her durumda gözden ilk çıkarılan kesim olmak istemiyoruz”
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi 3.sınıf öğrencisi olan Ceren K. öğrencilerin yerlerinin özgür üniversite kampüsleri olduğuna inandıklarını, oralarda kendilerini geliştirme imkânı bulduklarını söyledi.
“Birlikte olmanın verdiği enerjinin fikir üretimine ve pratiğe dökmeye katkısı çok büyük. Online dönemde nasıl mağduriyetler yaşadığımıza gelirsem; mesela ben tıp öğrencisiyim. Tıp eğitimi teorik eğitimin yanında pratik eğitimin de ağırlık bastığı bir bölüm ve biz bunlardan uzak kalıyoruz. Teorik derslerimizde asla bir düzen içerisinde ve verimlilikle gerçekleşmiyor. Birçok arkadaşımız internet sıkıntısı yaşadığı için derslere bile giremiyor. Bizler her durumda gözden ilk çıkarılan kesim olmak istemiyoruz okullarımızda olmak istiyoruz! Var olan iktidarın eğitime bakış açısı bana göre içler acısı. Seçimden sonra bu durumu düzelteceğimize inanıyoruz. Bizi ilgilendiren bir karar verilirken söz hakkımız olsun istiyoruz.”
“Eğitimi bu denli önemsemeyen iktidarı koltuğundan etmek gerekir.”
Kafkas Üniversitesinde okul öncesi öğretmenliği okuyan 1.sınıf öğrencisi olan Diyarbakırlı Beritan P. yaşadıklarını ve beklentilerini şöyle anlattı:
“Devletin her seferinde eğitimi feda ettiği gerçeği herkesçe bilinen bir gerçek aslında. İktidarın eğitimi feda etmesindeki amaç; bilgisiz, körü körüne bağlanan, araştırmayan, düşünmeyen insan profili yaratmaktır ve bu şekilde yetiştirmeye çalıştığı insan profili yaşanılan yaşamı sorgulamaz, iktidarı sorgulamaz. Bir ülkedeki en önemli faktör eğitim ve eğitimi bu denli önemsemeyen iktidarı koltuğundan etmek gerekir. Seçimden sonraki beklentim eğitimi, bilimi, felsefeyi, doğayı, insanı, insan yaşamını önemseyen bir sisteme geçebilmek”
“Birkaçımız eğitimi yüz yüze alabiliyorken diğerleri neden alamıyor? ”
Dicle Üniversitesi arkeoloji 4.sınıf öğrencisi olan Zozan D. pandemiden dolayı eğitimden zaten uzak kaldıklarını hatırlattı ve şöyle devam etti:
“Online eğitim ne kadar verimli olabilir öğrendik. Bu tür durumlarda ilk kapatılması gerekilen yerler kesinlikle okullar ve üniversiteler değildir. Dicle Üniversitesi’ni baz alırsak, bazı fakülteleri açıp bazılarını açmamak, hatta bazı fakültelerin birkaç sınıfını açıp birkaçını açmamak mantığa son derece ters düşen bir davranış. Birkaçımız eğitimi yüz yüze alabiliyorken diğerleri neden alamıyor? Nerede eşitlik? Öğrenciler, hasarlı fakültelerin hasarı giderilene kadar hasarsız fakültelere sevk edilebilirdi. Her şey baştan sona her adımı ile yanlış kararlarla yürütüldü.”
“Köyde yaşadığım için internet çekmiyor”
Dicle Üniversitesi hemşirelik bölümü 2. Sınıf öğrencisi olan Helin A. uzaktan eğitimle karşı karşıya kaldığı zorukları anlattı:
“Ders çalışmak için imkân yaratmak zorunda kaldım, kalabalık bir aileye sahip olduğum için zaman zaman derslere katılım sağlayamadım. Köyde yaşadığım için internet çekmiyor ve sınavlarıma girmekte büyük zorluk çekiyorum, online derslerden verim alamıyorum. Verim alamadığım derslerden dolayı psikolojik olarak zor bir dönem geçiriyorum. Bütün öğrencilere internet sağlanmalıydı. Bilgisayar, tablet gibi teknolojik aletler verilmeliydi ki online derslere girebilelim sonuçta imkânı olmayan çok fazla öğrenci var ama hepsi göz ardı edildi.”
“Her bilgisayar başına oturduğum zaman deprem oluyormuş gibi hissediyorum”
İzmir Demokrasi Üniversitesi Biyomedikal mühendisliği 3.sınıf öğrencisi olan ve Diyarbakır’da yaşayan Alperen Ö. ise online derslere odaklanmakta çok büyük zorluk çektiğini çünkü her bilgisayar başına oturduğunda deprem oluyormuş gibi hissettiğini söyledi.
“Dikkatim sadece tavandaki lambada oluyor. Evimiz 9.katta ve en küçük şiddetteki sarsıntıyı bile çok rahat hissedebiliyoruz. Depremden sonra uzun bir süre anaokulunda yüzlerce insanla birlikte geçirdik bundan dolayı da derslere girmekte zorluk çektim. Günde sadece bir öğün yemek yiyorduk ve yerlerde battaniye bile olmadan uyumak zorunda kalıyorduk. Böyle bir ortamda derslerden verim alabilmek ve odaklanabilmek ne kadar olası?”
“Bu düzenin biz gençlerin isteği ve cesareti ile değişeceğine inanıyorum.”
Kocaeli Üniversitesi okul öncesi öğretmenliği 4.sınıf öğrencisi olan Diyarbakırlı Şaheser T. en büyük mağduriyetlerinden birinin teknolojik eksiklik ve alt yapı yetersizliği olduğuna dikkat çekti.
“Teknolojik materyaller olarak geriyiz. Yetersizliklerden dolayı hiç derse giremeyen hatta sınavlara bile giremeyen arkadaşlarım var. Derslerine girmeyen, sınavlarına bile arkadaşları giren bir öğretmenden beklentiniz ne kadar yüksek olabilir ki. Uygulamalı derslerim çok fazla ama ben bu derslerin hepsini uzaktan aldım. Bu yıl stajım var ve sınıfa ilk girdiğimde donanımsız, bilgisiz olduğumu o kadar çok hissettim ki. Dersleri yüz yüze alan arkadaşlarımla aramızda çok fark var onlar daha becerikli, dışa dönük ve konuya hâkim bizler ise tam tersi. Ben eğitimin önemsenmediği, değer görmediği bir düzende yaşamak istemiyorum ve bu seçimde bu döngünün değişmesi için elimden ne geliyorsa yapacağım. Bu düzenin biz gençlerin isteği ve cesareti ile değişeceğine inanıyorum.”
Üniversite öğrencileri, kendilerini ilgilendiren konularda kendileri karar versin istiyorlar. Eğitimden bu derece uzak ve korkan bir devlet yönetimi yok olmaya mahkumdur. Öğrenciler bu yönetime karşı direnişlerini sıralarda, sokaklarda, çadırlarda nerede olursa olsun göstermeye devam edecekler. Hiçbir iktidar gençliğin direngen ruhları karşısında duramaz!