Eğitim HakkıgençlikseçimYoksulluk

Gelecek Kaygısı

Dilem Çelik

Unutmuyorum da liseden mezun olup üniversiteyi kazanacağım zaman her şeyin daha kolay olacağını sanıyordum. Fakat bir sonraki evre hep daha zorluymuş.

Gelecek kaygısı. Çoğumuzun genel problemi, gelecekte olacakların belirsizliği çoğu insanda kaygı oluşturur. Özellikle Türkiye’de yaşayanlar için daha genel bir problem. Üzücü ancak gerçeğimiz bu.

Hayatımız hep sorgulama üzerine geçer ancak insanların kendilerine çokça, geleceğe dair, sorgulamalar yaptığı dönemler vardır. Bu sorgulamayı  yaşadığımız en yoğun dönem kesinlikle ergenlikten sonraki dönem. Bu  dönemlerde birey, geleceğe dair planlar kurmaya başlar. Ancak ülkemizde  gençler geleceğe dair daha kaygılı ve bu kaygıyla çoğumuz nasıl mücadele  edeceğimizi bilmiyoruz. Ben de o bireylerden biriyim.

Yaklaşan KPSS sürecim, yaklaşan seçimler, niteliklerin yok sayılması, liyakatsızlık, ekonomik sıkıntılar ve ülkenin genel durumu… Bunlar geleceğe dair umutlarımı biraz daha kaygıya  dönüştürüyor. Artık yaşıtlarım gençliklerini anksiyete, depresyon ve çaresizlik içinde köle gibi çalışmakla geçiriyor. İşin kötü yanı karşılığının komik olması… Verdiğimiz onca emek onca zaman birkaç kuruşla ödeniyor. Verilen para, isteklerimizi geçtim ihtiyaçlarımızı bile karşılamıyor.  

Ekonomik sıkıntılar bu kaygıyı daha da artırıyor. Örneğin birçoğumuz Paris’teki, Berlin’ deki Tokyo’ daki hayatın farkındayız ancak oraya gidecek  ne paramız ne umudumuz var. Belki de hedefi yüksek koydum. Evet evet hedef  fazla yüksek. Biz daha arkadaşlarıyla ortak bir şeyler bile yapamayan bir nesil  olduk. Daha bu basit şeyi bile yapamıyorken Paris’ i hayal etmeye ne hacet! Ne  kadar da üzücü, ne kadar da heves kırıcı.

Unutmuyorum da liseden mezun olup üniversiteyi kazanacağım zaman her şeyin  daha kolay olacağını sanıyordum. Fakat bir sonraki evre hep daha zorluymuş.  Meğer bu gelecek kaygısı giderek artan, artarken beraberinde bizi de azaltan bir  ruh emiciymiş. Ben sanırım daha şanslı tayfadayım. Evet zorlu bir KPSS süreci  mevcut ancak diğer öğretmenlik bölümlerine göre daha avantajlı. Aslında bu  bölümü seçtiğimde kendime şu soruları sorduğumu hatırlıyorum; “ Ben bu  bölümü gerçekten istediğim için mi seçiyorum, bana bu dayatıldığı için mi,  geleceğim için mi ya da sadece birilerine bir şey kanıtlamak için mi?” Ancak  şundan eminim ki bu bölümü seçme nedenim “Garanti işim olur ve daha hızlı  para kazanırım”. Nitekim benim bölümümde devlete atanma daha rahat. Böyle  düşündüren bir yönetim “Gençlere ne kadar değer veriyordur?” siz düşünün.  Hatta bir örnek daha vereyim, yakın zamanda işletme bölümünü birincilikle  bitiren bir arkadaşımla konuştuğumda, iş bulamadığını söylemişti. Bana dediği  şu; “Devlete atama yok özel sektör için de torpil olması lazım”. Ne yazık ki  devletin yanlış politikaları ülkemizde diplomalı işsizlerin, liyakatsizlerin, iş 

bilmezlerin artmasına sebebiyet verdi. Bu politikaların ardından gelen ülke  problemleri geleceğe dair umutlarını yitirmiş bir gençlik yaratıyor.  

Biz olanı korumak istemiyoruz, korunmaya değecek olan şeyleri yapan kişi  olmak istiyoruz. Evet hayat yüzlerce değişkenden oluşan birinci dereceden bir  denklem gibi ve biz de bu denklemi çözmeye niyetlendik. Hala pes etmiş değiliz.  Sonuçta kaygı her daim kötü bir şey değildir bazen kaygılar daha iyisini  yaratmak için bir motivasyon olabilir. Sanat sevenler bilir ki bazen (estetik)  kaygı daha iyi sonuçlar doğurur. Ve cümlelerimi geçenlerde okudum çok güzel  bir söz ile bitirmek istiyorum; “Zor zamanlar güçlü insanları,güçlü insanlar iyi zamanları,iyi zamanlar zayıf insanları zayıf insanlar da zor zamanları doğurur”demiş G.Michael Hopf.. Bunun  temennisiyle herkese iyi bir gelecek diliyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button