Abdullah Memiş
Geride kalan mücadele dolu yılların ardından yeni bir Onur Ayı mücadelesine daha girmiş bulunmaktayız. Peki Türkiye’deki insan haklarının güvenini kaybetmesi ile gelecekteki Onur Ayları’nda bizi ne bekliyor? İşler batıda olduğu gibi Türkiye’nin metropolleri dışında ne durumda?
Temel manada durum Türkiye’nin büyük şehirlerinde biraz daha akışkan olsa da işler Türkiye’nin diğer bölgelerinde pek iç açıcı değil. Zira biliyoruz ki Onur Ayı tüm dünyada LGBTİ+’ların ve topluluklarının bir araya gelerek kendi benliklerinde kendileri olma özgürlükleri ile görünür oldukları bir gün. Fakat bu Türkiye’de pek kolay değil. Metropollerde biraz daha sosyo modern kültürün etkisiyle farklılıklar duvarı yıkılsa da küçük yerlerde görünür olmak ve hak mücadelesinde bulunmak biraz daha zor. Şartlar ve bireylerin gördüğü aile-toplum ve hükümet politikalarının baskısı bu durumun ortaya çıkmasına neden oluyor.
Küçük şehirlerdeki bireysel mücadelenin aksine Onur Ayı bugün olduğu gibi birlikten doğan bir mücadele ile elde edildi. Stonewall İsyanı ile artık dünyanın LGBTİ+’lar için daha yaşanılır bir hal alması yönünden bir adım atılsa da ne yazık ki henüz Türkiye’de ciddi bir adım atılmış değil. Her ne kadar Stonewall ile atılan bu adımın ayak izleri dünyanın her kıtasında görünür durumda olsa da Türkiye’de bu izler görünürlülüğünü kaybetme ile karşı karşıya kalmış durumda. Dünya bu konuda ilerleme kat ederken Türkiye’de işler biraz geriliyor gibi görünüyor. Bu gerilemenin durdurulması için Türkiye’nin büyük şehirlerinin dışında kalan küçük şehirler ilçeler köylerdeki LGBTİ+’ların durumu için bir şeylerin yapılabilecek olmasının imkansız olmadığı hatırlatılmalı.
Yazımızda değinmek istediğimiz bir diğer nokta Türkiye’nin doğusunda Onur Ayı’nın nasıl kutlanıyor olduğu. Geçmiş dönemlere baktığımızda Türkiye’nin doğusunda Onur Ayı’nın kutlanmasına karşın büyük bir adım atılmış değil. Hatta açık bir Onur Yürüyüşü’nün yapıldığına dair elimizde herhangi bir somut kaynak yok. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de Onur Ayı kutlamaları sınırlı ve tek bir bölgede sıkışmış durumda.
Hak temelli kazanımların tamamlanmış olmadığı da aşikar. Her ne kadar siyasal baskılar bunu engellemiş olsa da bu alanda çalışma yapan kurumlarımız, inisiyatiflerimiz ve gönüllü çalışma ekiplerimizin Onur Ayı’nda biraz daha Türkiye’nin büyük şehirlerine nazaran küçük şehirlerine de odaklanabileceğine özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bununla ilgili ek çalışmalar yapabileceklerini paylaşabilmekteyiz. Bu nedenledir ki Onur Ayı’nın daha coşkulu halde kutlanabilmesi için Türkiye’nin tüm bölgelerinin bir arada ortak çalışmalarla Türkiye’nin her yerine gökkuşağının tüm asil renklerine boyayabileceği çağrısında bulunabiliriz.
Onur Ayı’nın ilk çıktığı günlerdeki gibi, bir bütün halde mücadele ederek biraz daha metropollerdeki güvenli alanı küçük şehirleri taşıyabiliriz. İşte o zaman Türkiye’nin neresinde olursak olalım her Onur Ayı geldiğinde kendimizi biraz daha güvende hissederek görünürlüğü bir adım öteye taşıyabiliriz.
