YTÜ’de yılbaşı ağacı süsleme geleneği nasıl başladı, neden sorun yaşanıyor, süslemeler nasıl devam ediyor?
Ziyad Ahmed
***
Geçen seneden bu yana Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) kampüsümüzde ortaya çıkan ve adeta bir gelenek haline gelen yılbaşı ağacı süsleme etkinliği, bu yıl da hem coşkulu hem de tartışmalı bir şekilde gerçekleşti. Her ne kadar bu eylem basit bir süsleme etkinliği gibi görünse de arkasında bir dayanışma ruhu ve öğrenci hakları mücadelesi yatıyor. Bu yazıda, yılbaşı ağacı çevresinde yaşananları Elif, Murat ve Doğa anlattı.
Geçtiğimiz sene bu olay ilk kez yaşanmıştı. Elif, o günleri şöyle hatırlattı:
İlk olarak birkaç öğrenci, kendi imkanlarıyla yılbaşı ağacını süsledi ama güvenlik hemen gelip süsleri topladı. Bu durum birkaç gün böyle devam etti. Ardından, öğrenci kulüplerinden topluca bir süsleme çağrısı yapıldı ve büyük bir grup halinde gidip ağacı yeniden süsledik. O süreçte, diğer üniversitelerden de dayanışma gösteren arkadaşlarımız oldu. Kampüslerinde yılbaşı ağacı süsleyenler bile vardı. Bu dayanışma ruhu bizi çok heyecanlandırmıştı.
Bu yılki süreç ise daha zorlu başlamış gibi görünüyor. Murat, Aralık ayının başındaki tartışmaları hatırlattı:
Arkadaşlarla kendi aramızda acaba bu sene de süsleme yapılacak mı diye konuşuyorduk. Özellikle rektörlüğün bahar festivalini iptal etmek istemesini duyunca yılbaşı ağacı meselesinde de önümüzü açmayacağını tahmin ediyorduk. Haklı da çıktık. Birkaç öğrenci yine ağacı süslemeye başladı ama güvenlik süsleri topladı. Bu kez 18 öğrenci kulübü hızla harekete geçti ve 11 Aralık 16.00 için toplu bir süsleme çağrısı yapıldı. Ancak 11 Aralık yaklaşırken rektörlüğün ağacı süslemeyi yasakladığını ve kampüsün ücra bir köşesinde alternatif bir ağaç sunduğunu öğrendik. Buna rağmen kendi belirlediğimiz ağaçtan vazgeçmedik ve planladığımız gibi hareket ettik.
“11 Aralık günü nasıl geçti?” sorumuzu ise Doğa şöyle yanıtladı:
O gün kaç kişi geleceğini tam kestiremiyorduk. Rektörlüğün yasağı bazı öğrencileri caydırmış olabilirdi. Ama saat 16.00’ya doğru yemekhane önünde toplanmaya başladık ve sayımız hızla arttı. Herkes elinde süsleriyle gelmişti. Yemekhane önünden ağacın bulunduğu alana doğru yürüdük. Yürüyüş boyunca şarkılar söyledik ve çeşitli sloganlar attık. Ağaç alanına vardığımızda bizi engellemeye çalışan bir grup cihatçı öğrenci ile onları koruyan güvenlik görevlileriyle karşılaştık. Bu durum bizi hem üzdü hem de daha da hırslandırdı. Cihatçı grubu alandan uzaklaştırdıktan sonra ağacımızı özgürce süsledik ve bu anları fotoğraflarla ölümsüzleştirdik. Ardından kutlamalara devam ettik.
O gece süsler yeniden toplandı. Elif, 12 Aralık sabahı yaşayanları şöyle anlattı:
Evet, 3000 kişi toplanıp süsledikten sonra gece süsler yine toplanmıştı. Bunun üzerine 12 Aralık sabahı bir toplanma çağrısı daha yapıldı. Bu kez öğrenciler olarak süslerimizle birlikte öfkemizi de yanımızda getirdik. Ağacın bulunduğu alana vardığımızda, cihatçı grubu yolun karşı tarafında beklerken bulduk. Güvenlik bu kez bize ağacı ‘rahatça’ süsleyip dağılmamızı öneriyordu. Ancak süslerimizin yeniden toplanmayacağına dair garanti almadan alandan ayrılmak istemedik. Cihatçı grup bizi provoke etmeye çalıştı ama sesimizle seslerini bastırdık. En sonunda rektörlükten süslerin toplanmayacağına dair söz aldık.
Murat süreci şöyle değerlendirdi:
Bu süreç bize üniversite yönetiminin karşı duruşunun, bazı dinci-gerici grupları nasıl cesaretlendirdiğini gösterdi. Ama bütün bu baskılara rağmen yıldırılamadık. Bu süsleme olay gibi görünse de aslında hak ve özgürlüklerimiz için verdiğimiz bir mücadeleydi. Geldik, süsledik, topladılar; biz yine toplandık. Artık kampüsün önemli bir geleneği oluştu ve bunun parçası olmaktan mutluyum. Gelecek seneyi sabırsızlıkla bekliyorum!