Hak İhlaliÖrgütlenme ÖzgürlüğüToplanma Özgürlüğü

Ankara’daki Barınma Eylemleri ve 12 Aralık Barınamıyoruz Hareketi Buluşması

İbrahim Demiryürek

Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.

Ankara’daki barınma eylemlerini, eylemdeki gözaltıları ve bu sürecin ardından yaşanan ihlalleri öğrenciler anlattı.

Barınamıyoruz Hareketi 19 Eylül 2021 gecesi İstanbul’da ilk nöbeti tuttuktan sonra Ankara’daki barınamayan öğrenciler de 22 Eylül 2021 gecesinden itibaren birkaç gün sürecek nöbetlerine başladılar.

Taleplerini Meclis’e iletmek istediklerinde karşılaştıkları engel ve gözaltılar, yurttan atılmak, burs kesilmeleri ile eğitim hakkını engellemeye de gerekçe gösterildi. Bu öğrencilerden Gülten Şevval Sarı ve Ozan Deniz Ödemiş ile konuştuk.

Ankara’da ilk nöbet

22 Eylül 2021 gecesi Kuğulu Park’ta nöbete başlamak isteyen bir grup genç Ankara polisi tarafından Kuğulu Park’a sokulmadı. Gidecek herhangi bir yerleri olmadığını ifade eden gençlere kolluk kuvvetleri parkta ve sokaklarda durmalarına izin vermeyeceklerini söyleyerek saatlerce sürecek yürüyüşte takibe başladı.

Polis takibinde Kızılay sokaklarında saatlerce yürüyen grubun haricinde, Barınamıyoruz Hareketi’nin  ilk nöbeti ikinci bir grup ile Kuğulu Park’ta devam etti. Sonraki günlerde de İstanbul’da, Ankara’da ve ülkenin dört bir yanında çeşitli parklarda, sokaklarda nöbetler sürdü.

Meclis’e yürüyüşe engel ve gözaltı

Barınamıyoruz Hareketi nöbetlere ara verip, daha güçlü şekilde merkezi bir buluşma ve barınma sorununun çözümüne dair dört talebi (Yurtların kapasiteleri artırılsın, öğrenci evlerine destek programı sağlansın, kiralar denetlensin, apart fiyatları denetlensin) iletmek amacıyla 12 Aralık gününe Ankara’da Meclis’e yürüme çağrısı yaptı. 

Yüzlerce barınamayan Ulus Meydanı’nda buluşmak ve barınma sorununu çözmesini istediği muhatabına yani Meclis’e yürüyüş için İstanbul’dan, İzmir’den ve çeşitli illerden Ankara’ya gitmek istedi. Ankara Valiliği 12 Aralık 2021’den bir gece önce, yapılacak eylemin “kendileri tarafından uygun görülmediği”  yönünde yasalara ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir görüş beyan etti. Bunun üzerine İstanbul ve İzmir’den yola çıkan otobüsler Ankara il sınırında durduruldu ve Ulus Meydanı’nda buluşmak isteyen gençler işkence ile gözaltına alındı. Barınma hakları ellerinden alınan gençlerin, seyahat özgürlüklerini de valiliğin uygun görmemesi üzerine Ankara Emniyeti tamamen kanunsuz ve keyfi bir şekilde gasp etmişti.

Ankara il sınırında durduruldu ve Ulus Meydanı’nda buluşmak isteyen gençler işkence ile gözaltına alındı. Barınma hakları ellerinden alınan gençlerin, seyahat özgürlüklerini de valiliğin uygun görmemesi üzerine Ankara Emniyeti tamamen kanunsuz ve keyfi bir şekilde gasp etmişti.

Bu esnada buluşma çağrısının yapıldığı Ulus Meydanı polis ablukasına alınmıştı. Ankara’da Kızılay’ın çeşitli sokaklarından Ulus Meydanı’na yürümeye başlayan barınamayanlar gruplar halinde işkence ile gözaltına alınıyor, polisin engellemeye dair tüm saldırılarına rağmen eylemlilikler sürüyordu.

12 Aralık’ta Ankara sokaklarında gerçekleşen eylemlerde 23 genç gözaltına alındı. Ankara sınırında ve Kızılay sokaklarında gözaltına alınan gençlerin toplam sayısı 90’ı buluyordu.

“Yolun sonunda evsiz, yurtsuz kalmıştım”

12 Aralık’ta toplantı, gösteri yürüyüş hakkı çerçevesinde buluşup Meclis’e yürümek isteyen ve işkence ile gözaltına alınan gençler gittikleri üniversitelerde soruşturmalar ile, Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) kredi ve burs kesilmeleri ile, insani yaşam şartlarını bile karşılamayan yurtlarından atılmak ile adeta “cezalandırılıyorlardı”  Barınma ve toplantı, gösteri, yürüyüş hakkı gasp edilen gençlerin böylelikle eğitim ve öğrenim hakkı da engelleniyordu.

12 Aralık’tan sonra bu biçimde hakları ihlal edilmek istenen öğrencilerden Gülten Şevval Sarı ve Ozan Deniz Ödemiş yaşadıklarını anlattı.

Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? 

Gülten Şevval Sarı (G.Ş.S.): Merhaba, ben Gülten Şevval Sarı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 3. sınıf öğrencisiyim.

Ozan Deniz Ödemiş (O.D.Ö.): Ben Ozan Deniz. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiyim. Üç yıllık okul hayatımın ilk yılını bir özel yurtta, ikinci yılını pandemi dolayısıyla aile evinde, üçüncü yılını ise evsiz geçirdim. KYK yurdu zaten çıkmamıştı, “Bir sene yurda giderim, sonrasında eve çıkarım, maddi olarak daha mantıklı” diyerek başladığım yolun sonunda evsiz, yurtsuz kalmıştım. Çünkü iki  sene önce mantıklı olan, iki sene sonra mantığını kaybetmişti, kiralar uçmuştu. Beslenme, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçlar karşılanamaz hale gelmişti. Bunun yanında kaldığım özel yurdun da fiyatı iki katına çıkmış, üç bin Türk Lirası (TL)  gibi bir miktara gelmişti. Ne benim ne ailemin bu miktarı karşılaması imkansızdı. Günün sonunda evsiz ve yurtsuzdum. 3. sınıf boyunca hem bir işte çalışıp hem de okumaya çalıştım. Bir sene boyunca biriktirebildiğim parayla, iki arkadaşımla beraber, biraz da şansımıza tutabileceğimiz bir ev bulduk. Banyosu sinek yuvası olan, kot 1’de bir ev de olsa artık yaşayabileceğim bir yer vardı. Barınabilme hikayem budur.

“Barınamıyoruz’ dememiz istenmedi ve işkenceyle gözaltına alındık”

12 Aralık 2021’deki eylem ve gözaltı sırasında yaşadıklarınızdan bahsedebilir misiniz?

G.Ş.S.: 12 Aralık baktığımızda memleketinden kalkıp başka şehre üniversiteye gelip barınma sorunu yaşayan veya barınma sorunu sebebiyle üniversiteye kaydını dahi yaptıramayan öğrencilerin sesini herkese duyurmak için gerçekleşen bir ses çıkartmaydı. Ankara Valiliği bu ses çıkartmayı ironiktir ki “Kamu esenliği, ilin huzur ve güvenliği” bakımından uygun görmedi. Farklı farklı şehirlerinden arkadaşlarımız Ankara’ya daha girmeden seyahat hakları hiçe sayılarak keyfi bir şekilde gözaltına alındı ve sonrasında da geri gönderildi. Ankara içerisinde ise Kızılay’a bir yığın polis dökülerek “Barınamıyoruz” dememiz istenmedi ve işkenceyle gözaltına alındık.

O.D.Ö. : Bu ülkede barınamayan öğrenci bir ben değilim elbette. Yüzbinler barınamıyor. Barınabiliyorlarsa düzgün, nitelikli, insanca barınamıyor. Herkesin yaşadığı/yaşayamadığı eviyle, yurduyla, apartıyla ilgili bir problemi var. Ona ulaşabilmek bir yanda, ulaşabildiğiniz anda da büyük sorunlar baş gösteriyor. Kirayı, taksidi ödeme derdi, mutfak masrafı, faturalar derken öğrencilik yapmak yerine çalışmak zorunda kalıyoruz çünkü aldığımız burs/krediler yetmiyor. 

Biz bütün bunlara karşı bir ses olsun diye, bütün bu sorunların çözülmesini istemek ve yüzbinlerce derttaşımız arkadaşlarımıza yalnız değilsiniz demek için Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçesinin tartışıldığı 12 Aralık günü Ulus’tan Meclis’e yürümek ve derdimizi anlatmak istedik. Ancak emniyet, değil Meclis’e, Ulus’a gidilmesini, İstanbul ve İzmir’den gelen arkadaşlarımızın otobüslerini Ankara sınırında durdurdular. Arkadaşlarımıza şehre giremeyeceklerini söylediler. Hani seyahat özgürlüğü? Arkadaşlarımız kararlı bir direniş sergilediler, ancak iktidarın polisi daha güçlü olduğu için arkadaşlarımız gözaltına alındılar.

Biz ise Ankara’da, toplanma yerine gidecekken Ulus’un polislerce adeta kuşatıldığını farkettik. Bu kuşatma ve şehirdışından gelen arkadaşlarımızın şehre alınmadığını öğrendikten sonra ani bir kararla eylemimizi Kızılay’a, Yüksel Caddesi’ne çektik. Madem bizi Ulus’a almıyorlar, sesimizi her yerde duyurabiliriz dedik. Ancak darp edilerek, işkenceyle, ters kelepçeyle sürüklenerek gözaltına alındık. Bunlar bizi yıldıramaz. Gözaltına alınmaktan değil, evsiz kalmaktan korkuyoruz.

“Barınamıyorum’ dediğim için yurttan atıldım”

Gözaltına alınmanızın ardından okulda soruşturma, KYK Kredi/bursunuzda kesinti, yurttan atılma gibi bir ihlal ile karşılaştınız mı?

G.Ş.S.: 12 Aralık sonrasında önce KYK bursumun krediye dönüştürülüp kesildiğini öğrendim. 850 TL KYK kredisi aylık yurt ücretinin yarısına bile yetmezken bizleri böyle terbiye etmek istediler. Bursumun kesilmesinden yaklaşık bir ay sonra da  “barınamıyorum” dediğim için yurttan atıldığımı ve 24 saat içerisinde yurdu boşaltmam gerektiğini öğrendim. Yurttan atıldıktan sonra kiraların uçuk fiyatı sebebiyle sıfırdan bir eve çıkamadım ve  yaklaşık üç ay evsiz kaldım. Tüm bu yaptırımlarla bizleri korkutup yıldırabileceklerini sanıyorlar. Bizler hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz ve sesimizi çıkartmaya devam edeceğiz.

O.D.Ö.: 12 Aralıkta sanki suçu işleyen bizmiş gibi, yani, öğrencileri evsiz bırakan politikaları yürütenler veya barınamayan öğrencilerin seslerini çıkarmalarını gözaltı yaparak engellemeye çalışanlar suçlu değilmiş gibi bize okullarımızda soruşturmalar açıldı. Eyleme katılan ve KYK kredi/bursu alan tüm arkadaşlarımızın burs ve kredileri kesildi. Yurtta kalan arkadaşlarımız yurttan atıldı. Yani barınamayan arkadaşlarına destek olmaya gelen insanlar da barınamaz hale getirildi. O arkadaşlarımız aylarca barınacak bir yer bulamadılar. İktidar gözümüzü korkutmak istedi. “Barınamayanlara destek olursanız siz de barınamazsınız, burssuzlara destek olursanız siz de burssuz olursunuz, borçlulara destek olursanız siz de borçlu çıkarsınız” dediler. Bizim mücadelemiz tam da bu stratejinin boşa düşmesiyle ilgilidir. Bu strateji insan ilişkilerini bile bozuyor. Barınamadığınız ve bunu haykırdığınız için bazı arkadaşlarınız size selam bile vermeyince, bunun yalnızca ekonomik, fiziksel ihtiyaçlar için değil, insan ilişkilerini düzeltmek için de bir mücadele olduğunu anlıyorsunuz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button