Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
LGBTİ+’lara yönelik nefret eylemleri yapılırken Adana’da LGBTİ+ olmayı Adana Çukurova Üniversitesi’nden LGBTİ+ bir öğrenciyle konuştuk.
Kadınları ölümden, şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin LGBTİ+’ların “aile yapısına zarar verdiği” gerekçesiyle iptaline karar verildi. Kadını, katili, suçu ve ölümü hiçe saydılar.
Barınma, eğitim, sağlık, çalışma alanı, sosyal güvenlik, kişisel güvenlik gibi her vatandaşın/bireyin temel hakkı olan ve devletin sağlaması gereken bu haklara LGBTİ+’ların erişiminde ciddi sorunlar var.
Siyasalların ve halkın bir kesimini heteroseksizm ideolojisinin yanında adım adım yürüdüğünü görüyoruz. Ayrımcılığı ideoloji olarak kafalarına yerleştiren insanlardan istenilen hakların neresine, neyine kadar ulaşabiliriz, emin değilim.
Aile yapısı diye söz edilen aile yapısının evlendirilen kız çocukları, pedofili, ataerkillik ve paternalist düzen, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, “namus” adı altında işlenen cinayet, ensest ilişki, çocuğa aşılanan özgüvensizlik, birey olarak kabul etmeme, söz hakkı vermeme, kısıtlama, cinsel istismar, taciz, tecavüzlerden ibaret olması fakat LGBTİ+’ların bu aile yapısını bozmak ile suçlanması trajikomik…
“Büyük Aile Buluşması” adı altında toplanan ve nefret suçunun devlet ve RTÜK tarafından desteklenmiş olması nefret mitingini illere yayma kararını da beraberinde getirdi. Durum böyle iken bizde Adana’da durumların nasıl olduğunu Adana Çukurova Üniversitesi’nden LGBTİ+ iki öğrenciyle konuştuk.
“LGBTİ+ olarak Adana’da yaşamak nasıl sizce? Aile, toplum ve ülke yönetiminin bu konu hakkında tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Çukurova Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü’nden Dila: LGBTİ+ bir birey olarak sadece Adana’da değil Türkiye’de yaşamanın bir çok sıkıntısı var. Çünkü ülke genelinde hiçbir şeye saygı duyulmadığı gibi LGBTİ+ bireylere de saygı duyulmuyor. Bu Adana’da da böyle maalesef. LGBTİ+ bireylere olan nefret gözle görülür bir şekilde ortada. LGBTİ+ bireylere karşı afişler bastırılıp Adana’nın bir çok yerine astılar. Ülkede nefret yürüyüşü yapıldı buna iktidardan kimse karşı çıkmadı hatta destek bile olundu. Böyle düşünürsek Adana’da da ülke yönetiminde de LGBTİ+ bireylere saygı duyulmuyor ve onlara uygulanan şiddete göz yumuluyor.”
Çukurova Üniversitesi’nde okuyan Deniz: LGBTİ+ bir birey olarak Adana’da yaşamak şu ana kadar edindiğim farklı bir deneyimlerden. Çünkü daha önce yaşadığım şehirlerden (Trabzon, Mardin, Giresun, Sakarya) farklı olarak Adana’nın belirli yerlerinde diğer şehirlere nazaran kimliğimi daha özgür yaşayabiliyorum az da olsa. Fakat bazı yerlerinde kendimi mecburen gizlemek zorunda kalıyorum. Ailem çok baskıcı bir aile, kardeşim LGBTİ+ birey olduğumdan şüphelendiği zaman beni ölümle tehdit etti ve ailem bu konuda çok katı kuralları olan bir aile. Hükümetin tutumu ortada, LGBTİ+ bireylerin var olmadığını ve onları yok etmeye yönelik söylemlerde bulunuyor.
“Türkiye’deki LGBTİ+ hareketi hakkında ne düşünüyorsunuz? LGBTİ+’lara yönelik saldırılar bu kadar artmışken İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etme sebeplerinden birinin LGBTİ+ bireylere yapılan vurgu olması konusunda ne düşünüyorsunuz?”
Dila: Şöyle ki eskiden LGBTİ+ bireyler şu anda olduğundan daha fazla bilinçsiz ve cesaretsizdi ve açılamıyordu. Baskılar yüzünden başkalarına açılmayı geçtik kendilerine bile açılmıyorlardı ama şu an bu hareketin fazla gözönünde olması bireylerin erken bilinçlenmesi ve cesaretlenmesine sebep oluyor. Çünkü bir çok birey kendisini çok geç fark etmiş durumda. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi sadece LGBTİ+ bireylere değil kadınlara ve çocuklara da yapılan bir vurgu. Kadınların, çocukların, LGBTİ+ bireylerin can güvenliği İstanbul sözleşmesinin kaldırılmasıyla yok oldu denilebilir.
Deniz: İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmelerinin sebeplerinden biri de LGBTİ+ hareketinin büyük bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü “geleneksel aile” imajını çizdiğimizi düşünüp bizi yok etme eyleminde bulunuyorlar sürekli. Kendi geleneklerine kör kütük bağımlı oldukları için kendilerine yabancı olan bireyleri göz ardı etme eğilimindeler.
Adana’da uğradığınız ya da tanık olduğunuz ihlaller var mı?
Dila: Bu soruya iki örnek verebilirim. Daha önce sevgilimle dışarda el ele gezerken bir kadın bize bakıp söylenmeye başladı ve “Terbiyesizler” dedi. O sırada herhangi bir terbiyesizlik söz konusu değil ama ikimizin de kadın olmasından dolayı sözlü tacize maruz kaldık. O günden sonra dışarda kız arkadaşımın elini rahatça tutup gezemedim çünkü sözlü tacizin fiziksel şiddete dönme ihtimali var ve bunu göze alamadım hala da alamıyorum. Bir başka arkadaşımla dolaşırken yine sözlü tacize maruz kalmıştık. Kendisi maskülen biriydi ve sırf saçı kısa olduğu için “lezbolar, ibneler” gibi iğrenç kelimeler söylenmişti.
Deniz: Adana’da şu ana kadar kendim bir haksızlığa uğramadım çünkü kendimi her zaman gizlemek zorundayım. Tanışma uygulamaları ile benimle aynı yönelimi taşıyan insanlarla tanışabiliyorum, çünkü sosyal hayatta kendimi gizlediğim için kimin benle aynı yönelimde olduğunu tam çözemiyorum, bazen hal ve hareketlerden anlayabiliyorum. Ama eski bir gay arkadaşımın eski partneri tarafından özel fotoğrafları ve mesajlaşmaları ifşa edildi, zorbalığa uğradı.