Esma
Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
Vajinismus, tııp fakültelerinin çoğunda olduğu gibi, okuduğum fakültede de bir konu olarak anlatılmadığı gibi yalnızca birkaç slayt ile değinilen bir “hastalık” olarak öğretiliyor.
Vajinismus tanımsal olarak cinsel birleşme sırasında bilinçsiz ve istemsizce ortaya çıkan vajinal kasların kasılarak birleşmeyi önlemesi ve sonucunda yaşanan ağrı ve şiddetli yanma durumu. Tıbben tanımı bu olsa da vajinismusu yalnızca fiziksel ve psikolojik nedenlere bağlı bir “hastalık” olarak sınıflamak yanlış olur. Vajinismusun temelinde toplumsal bir kimlik olan “kadınlık” rolüne dair kültürel dayatmaları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği kadın cinselliğinin tabulaştırılması ve yasaklanması nedenlerini taşır.
Bu bağlamda ele alındığında vajinismusu sosyokültürel temelleri olan bir problem olarak görüp tedavide yalnızca gevşetici ya da psikolojik destek önerilerinde bulunmak yerine bu problemi toplumsal boyutuyla ele alıp koruyucu sağlık hizmeti içerisinde tabulaştırılmış kadın cinselliği eğitimi de verilmeli.
Birkaç slaytta değinilen “hastalık”
Vajinismus, tıp öğrencisi olarak kadın doğum stajında aldığımız eğitimlerde çok az yer alan, yalnızca patogenezi açıklanan bir hastalık olarak görülüyor. Tıp fakültelerinin çoğunda olduğu gibi, okuduğum fakültede de bir konu olarak anlatılmadığı gibi yalnızca birkaç slayt ile değinilen bir “hastalık” olarak öğretiliyor. Bazı tıp fakültelerinde diğer hastalıklar başlığı altında birkaç slayt ile anlatılırken temel tedavi prensibi cinsel terapi olmasına rağmen birçok tıp fakültesinde psikiyatri derslerinde anlatılmıyor bile.
Teorik eğitimlerimizde çok az yer alan vajinismus pratik eğitimlerimizde de çok sık karşılaştığımız bir durum olmuyor. Başlıca sebebi kadınların bu durumda var olan ataerkil toplumda “eksik” ya da “bozuk” kadın olarak tanımlanma korkusu ve toplumda yer alan kadın cinselliğini ayıplayıcı söylemlerin varlığı sonucunda hekim ile de olsa cinsellik içerikli bir konuşma yapmakta zorlanması.
Bununla birlikte cinselliği muhafazakâr bir çevrede öğrenmiş ve yaşamak zorunda kalmış kadınları “hasta” olarak nitelendirmek yerine kadınların cinsel birleşmeye dair endişe ve korkularının normal olduğunu söylemek ve kadınlara öğretilen dar cinsel davranış repertuarının en doğal sonucu olarak değerlendirmek daha doğru olur. Ayrıca vajinismusu bir hastalık olarak gördüğümüzde kadının toplumda belirli bir hasta rolünü üstlenmesini de bekleriz. Bu artık bir hastalıktır ve kadın bu sahip olduğu problemi tek başına üstlenmeli, çözümü tek başına bulmalı ve tedavi sonucunda toplumun ondan beklediği kadınlık rolünü yerine getirmelidir. Vajinismus hastalık olarak görüldüğü sürece kadın bu durumunu ortaya çıkarmak istemeyebilir ve yaşadıkları durumun yıpratıcılığına rağmen çözüm aramaktan kaçınabilir. Bu da tıbbi tanı yöntemi ile kadınları klasifiye etmenin ve hatta etiketlemenin sebep olduğu sosyal ve psikolojik zararların ciddiyetini gösterir.
Eğitimdeki eksikliği toplumsal öğretiler tamamlıyor
Toplumda çok sık karşılaşılan bir durum olsa da hastaneye başvuru sayılarının azlığı tıp öğrencisi için vajinismusa yaklaşımı öğrenmesinde eksikliğe de sebep oluyor. İlerleyen yıllarda hekim kimliği ile vajinismus yaşayan bir kadına yaklaşımında eğitimindeki eksikliği toplumsal öğretilerle tamamlıyor.
Bazı deneyim aktarımlarından görüyoruz ki hekimlerin vajinismusu “tamamlanmamış evlilik” veya “bakire evlilik” olarak tanımlaması hasta-hekim ilişkisini zedeleyici oluyor ve kadın için çaresizlik hissi oluşturuyor. Ayrıca polikliniğe giren kadınlara “partnerleri” üzerinden değil “evli” oldukları kabul edilerek “eşleri” üzerinden sorular sorulması veya evli olmadıkları durumlarda hekimin davranışlarındaki değişimlerle karşılaşmaları da bu çaresizliği derinleştiriyor. Sırtını bilimselliğe dayamış olan tıbbın eril ve cinsiyetçi yapılanması kadınların sağlığa ulaşımını engelliyor ve kadınları vajinismus gibi birçok konuda yalnızlaşmaya itiyor.
Tedavi sürecinde de bu durum devam ediyor. Tedavi verilirken de eril tıbbın önceliği, ataerkil düzenin kadınlara yüklediği rollerin gerçekleştirilmesi, kadını çocuk yapabilecek ve üretim makinesi haline gelebilecek hale getirilmesi, erkek konforunun gözetildiği bir süreç izliyor.
Sebebin ataerkil düzen olduğu bilinci
Vajinismus yalnızca fiziksel ve psikolojik bir “hastalık” değil sosyokültürel temelleri olan, cinselliğin evlilikle sınırlandırıldığı, kadını dar sınırlara hapseden, yalnızlaştıran ve çaresizleştiren bir sosyalizasyon sürecinin sonucu. Dolayısıyla hekim olarak bizlerin vajinismusa yaklaşımı yalnızca bireysel bir duruma çözüm aramak değil bu durumun temel sebebinin ataerkil düzen olduğunun bilincinde olmak olmalı. Çözüm yalnızca cinsel terapi veya dilatatör kullanmaktan değil önleyici sağlık hizmetlerinden, tıp eğitiminde iletişim becerileri kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliği ve eril dil kullanımına yönelik eğitimlerin olması ve kadın cinselliğine dair bilinçlendirici eğitimlerden geçer.
Tıp fakültelerinde toplumda tabu haline getirildiği gibi tabu olarak kalmamalı, birkaç slayt ile anlatılmak yerine kapsamlı olarak öğretilmeli ve yaklaşımın ilaç veya psikoterapi ile sınırlı kalmayıp tıp öğrencileri temelinde ataerkil toplum yapısı olduğu konusunda bilinçlendirilmeli.
*Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.orge