Depremlerin ardından alınan uzaktan eğitim kararını deprem bölgesindeki öğrenciler anlattı.
Maraş merkezli, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen, binlerce cana mal olan ve binlerce insanı evsiz bırakan depremler hepimizi derinden etkiledi. Depremin ilk gününden itibaren gönüllüler depremden etkilenen bölgelerde canla başla mücadele etti. Depremin yarattığı fiziki ve psikolojik yıkım tazeyken Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm üniversitelerin tatil edileceği ve öğrencilerin barındığı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının depremden etkilenenlere tahsis edileceğini açıkladı. Erdoğan’ın bu kararının ardından yurtta barınan öğrenciler apar topar yurtlarından çıkarıldı.
Sosyal medya başta olmak üzere birçok kanal aracılığıyla itirazlarla karşılanan kararı ve etkilerini deprem bölgesinde yaşayan öğrencilerle konuştuk. Pandemi sürecinde deneyimlenen uzaktan eğitim modelinin öğreticilik açısından yetersiz oluşu ve erişiminin belli kesimlerce mümkün olmadığı bir uygulama olduğunu hatırlatan öğrenciler olağanüstü her durumda ilk gözden çıkarılan şeyin eğitim olmasından şikayetçi. Öğrenciler pandeminin ardından kampüslerine döndükleri zaman sürecin yarattığı olumsuzlukların sosyal ilişkilerine de yansıdığına dikkat çekerek yüz yüze eğitimin bu olağanüstü durumda iyileştirici bir etkisinin olacağını düşünüyorlar.
“Kampüslerimize dönüp birbirimizin acılarını paylaşmak istiyoruz”
Depremden etkilenen kentlerden biri olan Diyarbakır’da yaşayan Dicle Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü son sınıf öğrencisi Mehmet Emin, alınan uzaktan eğitim kararının birçok mağduriyeti de beraberinde getirdiğini belirtti. Mehmet Emin şöyle konuştu:
“Depreme ailemle birlikte yakalandık. Hayatımda ilk defa bu kadar büyük bir depreme şahit olduğum için ilk etapta ne yapacağımı bilemedim ve uzunca bir süre depremin yarattığı psikolojik buhranı üzerimden atamadım. Bu durum çevremdeki kişilerle olan iletişimlerime de günlük rutinime de yansıdı. Barındığımız ev hasar gördü ve günlerce ordan oraya koşturup durduk. Böyle bir afetin bir daha yaşanmamasını umuyorum.
“Daha sonra yaşanan depremlerin ardından üniversitelerin bir süreliğine erteleneceği şeklinde bir karar alındı. Meydana gelen afetin etkilerinden dolayı bu ertelenme kararı yerinde bir karardı. Ancak çok kısa bir süre sonra üniversitelerde uzaktan eğitime geçileceği şeklinde bir karar alındı ve biz henüz psikolojik olarak yaşadığımız yıkımı aşamamışken bu kararın verilmesi yaşadığımız stresin yoğunluğunu arttırdı.
“Pandemi denen illetle başlayan bu online süreci maalesef eğitim hayatımızı yok etti. Her zorlukta üniversitelerin online eğitim kararı alması gerçekten akıl alır gibi değil çünkü online eğitimin eğitici bir tarafını göremedik. Yüksek lisans yapmak isteyen bir öğrenci olarak söylüyorum bu durum benden ve eğitimimden çok şey götürdü, görünen o ki daha da götürmeye devam edecek. Bu sene mezun olacağım ve uzaktan eğitimle mezun olmak istemiyorum.Deprem bölgelerindeki diğer arkadaşlarımız ile kampüslerimize dönüp birbirimizin acılarını paylaşmak istiyoruz ve bunun bize iyi geleceğini biliyoruz.”
KYK yurtlarının alternatif birçok imkân varken depremden etkilenen kimselere tahsis edilmesini eleştiren öğrenciler fiziki şartları öğrenciler için de yetersiz olan yurtların yerine depremden etkilenenlerin halkevlerine veya otellere yerleştirilmeleri gerektiğini ifade ettiler.
“Geleceğe yönelik endişelerimiz var”
Diyarbakır’da yaşayan Elazığ Fırat Üniversitesi Hemşirelik 3.sınıf öğrencisi Nur Veda 1. sınıfı covid dolayısıyla uzaktan okuduğunu, pandemi ile normalleşme süreci arasında geçen 2. sınıfta da eğitime adapte olma konusunda sorun yaşadıklarını belirtti. “3.sınıfın ilk döneminde tam bir şeyler öğrenmeye başladık ki bu sefer deprem dolayısıyla uzaktan eğitime geçildi” diyen Nur Veda bu durumun kendilerinde yarattığı endişeleri aktardı:
“Uygulamalı dersler açısından benim de arkadaşlarımın da baya eksiği var ve bundan dolayı birer sağlıkçı olarak geleceğe yönelik endişelerimiz var. Teorik derslerimiz online olsa da uygulamalı derslerimizin yüz yüze olmasını ve stajlarımızın devam etmesini istiyoruz ilerde etkili ve faydalı hemşireler olabilmek için.
“Depremlerin ardından gerek eğitim alanında gerekse diğer alanlarda birçok mağduriyet yaşadık.
Alınan uzaktan eğitim kararı ve yurtların boşaltılması kararından sonra yurt idaresi en geç bir gün içerisinde gelip eşyalarımızı toplamamız gerektiğini söylediler. Eşyalarımızı almazsak dolaplarımızın kilitlerini kırıp eşyaları kendilerinin toplayıp bodruma atacaklarını ve kaybolduğu takdirde hiçbir sorumluluk almayacaklarını söylediler. Biz henüz depremin etkilerini yaşıyorken alelacele gidip eşyalarımızı toplamak zorunda bırakıldık. O süreçte Elazığ’a gidip eşyalarımı almak için ekonomik olarak uygun olmadığım için Elazığ’da bulunan bir arkadaşımdan eşyalarımı alması için ricada bulundum. Süreç başka bir şekilde yönetilebilecekken mağdur edildik.”
“Yurt hasar almıştı”
Urfa’da ailesiyle birlikte yaşayan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1.sınıf öğrencisi Delal,
depremden bir hafta sonra yurt idaresinin eşyalarını almaya gelmeleri gerektiğini, gelmeyen öğrencilerin eşyalarının personellerce toplanıp odalarında bir süre tutulacağını ve daha sonra bodruma bırakılacağını söylediğini aktardı.
“Yaşadığım deprem sarsıntısından dolayı ailemi bırakıp gitmek istemiyordum ama gidip eşyalarımı almak zorunda bırakıldım” diyen Delal, depremden etkilenen diğer şehirlerdeki arkadaşlarının eşyalarını alamadıklarını belirtti.
“Yakınlarını kaybeden arkadaşlarım oldu ve böyle bir durumda yurt idaresinin öğrencilerini arayıp onları bir mağduriyetle baş başa bırakmasını kabul edemiyorum. Depremzedelerin yurtlara yerleştirileceğini duyduğumda çok şaşırdım çünkü yurtta bulunan arkadaşlarım barındığımız yurdun ufak tefek bazı hasarlar aldığını söylediler. Depremin etkisinden çıkamamış insanların daha güvenli bir yere yerleştirilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
“Ben 1.sınıf öğrencisiyim ve henüz alışmışken üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi beni olumsuz etkiledi. Deprem bölgelerinde yaşayan arkadaşlarımla birlikte vakit geçirip bir nebze de olsa birbirimize iyi gelebileceğimizi düşünüyorum. Uzaktan eğitim için altyapının uygun olmadığını düşünüyorum. Derslerden alacağımız verimin meslek hayatımıza etkisi olacağının herkes farkında. Alınan bu karardan dönülmesini istiyorum.”
“Okul dayanışma ortamıydı”
Depremlerin meydana getirdiği ağır yıkımlardan etkilenen öğrenciler deprem anında yaşadıkları korkuları anlatarak bir arada bulunmanın önemine dikkat çektiler.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi 4.sınıf öğrencisi Civan Hüseyin depremi nasıl yaşadığını şöyle anlattı:
“Uyanık haldeydim deprem olunca. Sallantı o kadar şiddetliydi ki şoka girmekten depremin olduğunu anlayamadım bir süre. Sonrasında yatağın yanına eğilip sallantının geçmesini bekledim. O sırada evdekileri uyandırdım yüksek sesle. Sallantı hafifleyince ailemle büyük odada toplandık. Dışarıda kar olduğu için çıkmakta tereddüt ettik. Ama mecburduk. Sonra galeria’nın yıkıldığı haberlerde gördüm. Yakın bir arkadaşımın yaşadığı blok çökmüştü. Bir arkadaşımın da dayısının yedi kişilik ailesi aynı enkazdaydı. Sabah olunca dışarı çıktım, çok garip bir sessizlik vardı. İkinci depreme de dışarıda iken yakalandım. Hemen ailemi güvenli bir yere götürdüm ve 4 gün orada kaldık. Eve dönünce benim odamdaki duvarda bir yarık oluşmuştu ve karşı odayı görebiliyordum. Ama evimize hasarsız dediler. Mecburen 4. Günden sonra oturmaya devam ettik.”
Okulun üç hafta tatil kararı aldığını, rektörlük binasının boşaltılıp Tıp Fakültesi’nde ciddi hasar olduğunu söyleyen Civan Hüseyin “O üç hafta gerçekten evde geçirdiğim en ağır üç haftaydı” diye konuştu.
“Herkes büyük bir şok içindeydi hala. Sürekli artçılar oluyordu. Enkaz başından sürekli iyi haberler bekliyorduk. Sosyal medyada müthiş bir seferberlik vardı gerçekten, bazen insanı duygulandırıyordu bu durum. Okul gruplarımız da ya da başka whatsapp gruplarında ben de bulundum. Uzun zamandır toplantılar düzenlediğimiz bir felsefe kulübü vardı. Nous felsefe kulübü adı altında her Perşembe toplanıp felsefe okumaları yapıyorduk. Büyük bir whatsapp grubumuz vardı. O grubu yardım çalışmalarımız için kullandık. Enkaz altında kalan arkadaşımla da bu kulüpte tanışmıştım. Sonrasında o arkadaşımın ölüm haberini aldık. Yaklaşık dokuz gün sonra.
Ben de güç buldukça yardım çalışmalarına katıldım. Bir yandan da enkazlardan iyi haberler bekliyorduk. “
Online eğitim kararı alınmasında tıp fakültelerinin muaf olacağı açıklamasına karşın teorik derslerin online kalmaya devam ettiğini belirten Civan Hüseyin bu kararın etkisini şöyle aktardı:
“Bu vakitte öğrencilerin okuldan mahrum kalmaları gerçekten daha da kötü duruma soktu bizi. Çünkü okul sadece eğitim değil biraradalığın güçlendiği bir dayanışma ortamıydı aynı zamanda. Tabi evsiz kalan arkadaşlarımız da vardı, onları da göz önünde bulundurmalıydık. Bu yüzden en makulü hibrit eğitim diye düşünüyordum. Bazı üniversiteler bu yönde karar verdi. Ama bizim okulumuz sadece online eğitim göreceğiz açıklamasını yaptı. Biz tıp dördüncü sınıflar da pratik derslerimizi sıkıştırılmış bir şekilde ileriki bir tarihte işleyeceğiz denildi bize. Sonrasında online eğitim sürecimiz başladı. Hala da devam ediyor. Bu durumdan özellikle biz stajyer tıp öğrencilerinin muaf tutulmasını dilerdim. Çünkü pandemi zamanı online iken zaten kalitesiz bir eğitim dönemi geçirdik. Şimdi aynı duruma yine düştük. Ne yazık ki eğitimimiz ciddi aksaklıklarla ilerliyor şu an. Hele ki interaktif eğitim en elzem olduğu bizim meslek grubunda online kararı alınması bizim açımızdan kötü oldu. Dilerim bunun acısını ileriki dönemlerde çekmeyiz.
Birden tüm okul arkadaşlarım memleketlerine döndüler. Burada olanlar ile arada görüşerek birbirimize moral oluyorduk. Çünkü evde kalmak gerçekten paranoyaklaştırıyordu bizi. Sürekli acaba deprem olacak mı korkusu vardı, bir yandan acı haberleri takip ediyorduk. Hala o şoku tam anlamıyla atlattığımız söylenemez. ”
Yaşanan depremlerin ardından fiziksel ve psikolojik olarak etkilenen öğrenciler, kurumların organizasyon yetersizlikleri yüzünden mağdur edildiklerini söylüyor ve alınan bu karardan dönülmesini talep ediyorlar. Bir an önce kampüslerine dönüp arkadaşlarıyla birlikte yaralarını sarmak isteyen üniversite öğrencileri eğitim hayatlarının her türlü olağanüstü durumda gözden çıkarılmasının bir neslin yok olmasına sebep olacağını belirtip alınan bu karara itiraz etmeye devam edeceklerini söylüyorlar.