İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi okullarda okuyanların Kartal merkezde ikamet ettiklerini görmeniz artık çok doğal.
Kartal, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan bir ilçe. İlçenin sosyolojik yapısına bakarsanız işçi ağırlıklı olduğunu görürsünüz. Çünkü bundan yaklaşık 30-40 yıl kadar geçmişe gittiğimizde, bütün ilçede birçok fabrikanın, atölyenin olduğunu görürsünüz. İstanbul’un günümüzdeki kadar büyük olmadığı dönemlerde şehrin dışı veya çevresi olarak sayılan Kartal gibi ilçeler fabrikalar ve işçi mahalleleri ile doluydu. Hatta ülkemizdeki en büyük işçi ayaklanmalarından birisi olan 15-16 Haziran büyük işçi direnişinde Kartal’ın ve Kartal’da oturan işçilerin önemli rolü var. Zamanla, yaşadığımız kent çok büyüdü ve Kartal artık İstanbul’un pek de dışarısı olarak sayılmamaya başlandı. Uzak bir ilçeydi ama dışarıda değildi. Fabrikalar Tuzla-Gebze hattına kaydı, Kartal’daki fabrika alanlarına plazalar, AVM’ler ve sinema setleri yerleşti.
Fabrikaların ilçeyi terk etmesi, işçilerin ilçeyi terk etmesi anlamına gelmedi ve Kartal mavi ve beyaz yakalı işçilerin, sağlık ve adliye emekçilerinin oturmaya devam ettiği bir ilçe olarak kalmaya devam etti. Devam etti diyorum, çünkü son konut sorunu ile merkez ve “metro/marmaraya yakın” mahallelerde yeni bir toplumsal kesim kendini gösterir oldu; öğrenciler.
Kadıköy’den Kartal’a öğrenci göçü
Kartal, en yakın devlet üniversitesinin Göztepe’de (Marmara Üniversitesi) olduğu ve ulaşım açısından epey zor olduğu bir noktada. Bundan sadece birkaç yıl önce Kartal’da okuyan öğrenciler üniversitelerine rahat gidebilmek için Üsküdar, Kadıköy veya Avrupa Yakası’ndaki ilçelere gidiyorlardı. Çünkü Kartal demek, gün içerisinde zamanın çoğunun yolda geçtiği, kalabalık, çok vesaitli yolculuklar ve erken saatte biten otobüs hatları demekti. Kısacası öğrencinin üniversite ve üniversite etrafında oluşan yaşam alanına verimli bir şekilde dahil olamaması anlamına geliyordu.
Kartal’ın konumu, otobüs hatları ve üniversitelerin durumunda pek bir değişiklik olmadı. Hatta Kadıköy’den Kartal’a giden otobüs hatlarının kaldırılması ile ulaşım daha da zor hale geldi. Fakat burası, Kartal’da oturan arkadaşlarımız dışında şehir dışından gelen öğrencilerin oturmayı tercih ettiği bir ilçe haline geldi.
Kira fiyatlarının son yıllarda son derece uçuk rakamlara gelmesi elbette en çok öğrencileri etkiledi. Üniversiteler ve üniversitelilerin sosyal alanlarına yakın kent merkezlerindeki kira fiyatları artık orta sınıf kesimlerin bile oturamayacağı fiyatlara geldi. Aynı zamanda Üsküdar gibi öğrencilerin oturduğu ilçelerdeki fiyat artışları da öğrencilerin ev bulmasını imkansız hale getirdi. Konut bulamamanın tek sebebi kira değil elbette. Kirayı verebilecek durumu olan öğrencilerin de konut bulmakta zorlanmadığı söylenemez. Kiraların her geçen gün arttığı bir ülkede ev sahipleri açısından öğrenciler güvensiz, kira artışlarını karşılayamayacak kesim olarak görülmeye başlandı. Kira artışlarından önce de bu anlayış vardı fakat artık etrafından dolanamayacak kadar büyük bir engel haline geldi. Kısacası artık şehir merkezleri veya şehir merkezlerine yakın ilçelerde bir öğrenci olarak ev bulmak imkansızdı.
Sorun sadece konut bulmak mı? Elbette hayır. Konut bulabilseniz bile sosyal yaşama dahil olmak istediğiniz an yaşam pahalılığı suratınıza çarpıyor. Yemek, içmek, eğlenmek gibi faaliyetlerin kent merkezlerinde daha pahalı olması basit yaşamsal faaliyetlerin bile yapılamaz hale gelmesi demek oluyor. Bütün bu olgular nedeniyle öğrenciler artık kent çeperlerinde barınmaya başladı.
Neden Kartal?
Ev arayan öğrencilerin temel motivasyonu elbette ulaşım araçlarına yakın olmak. Özellikle raylı taşıtlara yakın bir noktada oturmak sizin bir şekilde bütün İstanbul’a bağlanmanızı sağlıyor. Bu sebeple Anadolu Yakası’nda baktığınız yer ilçe merkezleri ve metro etrafındaki mahalleler oluyor. Öğrenciler için bir diğer motivasyon, oturdukları alanın kendileri için güvenli ve rahat olması. Arkadaşlarını rahat çağırabilecekleri, taciz edilmedikleri, önyargıyla yaklaşılmayan ve rahat sosyalleşme alanları bulunacak yerlerin tercih edilmesi çok doğal. Bütün bu kriterleri sağlayabilen en uç nokta Kartal. Hem metro ve marmarayın birbirine en yakın olduğu noktalardan birisi olması, görece kiraların ucuz olması ve ilçe merkezinin insanlar için rahat ve güvenli olması Kartal’ın tercih edilmesindeki en büyük sebep. Bütün bunlar elbette Kartal’a taşınmanın bir zorunluluğun sonucu olduğunu değiştirmiyor.
İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi okullarda okuyanların Kartal merkezde ikamet ettiklerini görmeniz artık çok doğal. Hatta Gebze Teknik ve Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler bile ulaşım araçlarına yakınlık ve İstanbul’un merkezine ulaşma ihtimalinin yüksekliği sebebiyle Kartal’da oturmaya başladılar.
Bütün bunlar bizi tek bir sonuca götürüyor. İstanbul gibi öğrenci nüfusunun çok yoğun olduğu ama öğrenciye özel alanların yaratılmadığı bir kentte, konut sorunu ve ekonomik kriz ile beraber öğrencilerin yaşamı hızla kötüleşiyor. Öğrenciler, şehir merkezine uzak ve öğrencilerin yaşaması için çok da uygun olmayan ilçelerde ikamet etmeye başlıyorlar. Bu ikamet tercileri daha rahat, daha güvenli ve bir iki küçük özel üniversiteden dolayı öğrenci yaşamını garipsemeyen ama bir işçi ilçesi olan Kartal’ı ön plana çıkarıyor. Gözümüzün önünde pek de konforlu olmayan bir “öğrenci ilçesi” oluşuyor.