Barınma Hakkı

Tüm Öğrencilerin Derdi: Barınma Sorunu 

Şevin Ulusoy

Bizler yalnızca kendi ayaklarımız üstünde durabilmek için çabalarken insanca bir yaşam diliyoruz. Sorunların krize dönüşmesini değil, bunlara çözüm istiyoruz. Kampüsün dışında değil merkezinde olmak, öznesi olmak istiyoruz. 

Özellikle son yıllarda öğrencilerin birçok sorunla boğuştuğunu biliyoruz, bunların biri de elbette barınma sorunu. Öğrenciler okulu bitirmenin derdine mi düşsün, bu sırada nasıl geçineceklerini mi düşünsün yoksa nerde yaşayacaklarını mı? 

Neredeyse tüm üniversite öğrencileri için barınma çok büyük bir problem. Şehir dışında okuyan öğrenciler için bu çok daha zorken kendi yaşadığı şehirde ailesinin yanında yaşayan öğrenciler için de barınma büyük bir problem. 

Kampüse ulaşım zorluğu

Üniversitelerin kampüsleri ister köklü ister yeni açılmış olsun -eğer apartmandan bozma bir üniversite değilse- genelde kampüslerin ulaşımı zor oluyor. Eğer öğrenci zaten kendi yaşadığı şehirde üniversite okumaya başladıysa fakat üniversitenin kampüsüne uzakta oturuyorsa kampüse erişimi için günde saatlerini harcıyor. Hele ki bu öğrenci İstanbul’da yaşıyorsa… 

İstanbul’da birçok üniversite olduğu gibi öğrenciler de bir hayli fazla. İstanbul’da ailesi ile yaşayan üniversite öğrencileri kampüsü ne kadar uzakta olursa olsun yol için saatlerini harcayabiliyor. Öğrencilerin kampüs içinde veya yakınında yaşayabilmesi için onlara tahsis edilen yurtlar ya yok ya da az sayıda ve bu az sayıdaki yurtlar da genelde şehir dışından gelen öğrencilere anca yetiyor. Kampüs çevresinde ev bulmaksa artık öğrenciler için bir mucize, bulunan makul kiralık evler de yaşanacak vaziyette değil. Kampüse yakın yaşanacak evlerin kiraları ise zaten fahiş fiyatta. Barınma sorunu öğrenciler için yalnızca İstanbul’da değil artık Türkiye’nin birçok şehrinde devam ediyor.  

Kampüste değil yolda geçen zaman

Barınma yalnızca çekilecek yol, kiraya yetişemeyecek para da demek değil. Fakat yurt bulamamak, uygun fiyatlı ev kiralayamamak, kampüse uzak ailesiyle yaşayan öğrencilerin kampüsüne rahatça gidememesi ve tüm bunlar için alternatif ve imkan olmayışı birçok öğrenciyi de kampüsünde vakit geçirememesine sebep oluyor.  

Öğrenciler evine, yurduna yetişebilmek yola harcadığı vakti ve enerjiyi azaltmak istiyor. Bu da kampüste geçirdiği vakitten kısmasına, kolektif çalışmalardan uzaklaşmasına, sosyalleşememesine, ders çalışamamasına ve birçok şeyi yapamamasına sebep oluyor.  

Kütüphanede sabahlamak

Aile evinde yaşayan öğrenciler için de saydığım bu örnekler büyük engel çünkü öğrenci aslında bir noktada bağımsızlaşmak, kendini tanımak ve potansiyelini keşfedebilmek istiyor. Bunları yapmak üniversitenin yolundan geçiyor, bir kampüs kültürü yaratmak orayı bir yaşam haline çevirmek her öğrenci için çok önemli fakat ben ilk başta ailesiyle yaşayan öğrencilerin sorunlarına eğilmek istiyorum. 

Öncelikle, kampüste uzak ve ailesiyle yaşayan birçok öğrenciden aile evinde rahat ders çalışmadığını evin kaosundan kurtulamadığını sık sık duyuyorum. Bu yüzden bu öğrenciler genelde kampüsün kütüphanesinden yararlanmaya ya da içindeki kafelerde oturup ders çalışmaya çalışıyor fakat saatin geç olması ulaşımın kısıtlılığı büyük bir engel oluyor. Bu yolu çekmemek için öğrenciler bazen kendi alternatifini yaratıyor ve kütüphanelerde sabahlıyorlar. 

Kampüsten uzakta yaşamak zorunda olmak aynı zamanda sabah dersini kara kara düşünmeye akşam derslerinin bitişini stresle beklemeye de sebep oluyor. Özellikle fen edebiyat ve mühendislik fakültelerindeki öğrencilerin laboratuvarda çalışmaktan vazgeçmesi bazen sadece ulaşım ve barınma sorununa çare bulamayışından kaynaklı.  

Kadın öğrenciler için saydığım tüm sorunlar çok daha zor şekillerde karşısına çıkıyor. Yalnızca bu engelleri bir şekilde aşmaya değil aynı zamanda güvenliğimizi de nasıl sağlayacağımızı ekstra düşünmek zorunda kalıyoruz. Yani kütüphanede sabahlamak, laboratuvarda sabaha kadar çalışmak birçok kadın için özellikle aileden gelen baskılardan kaynaklı daha çekilmez hale geliyor. 

Kampüs aynı zamanda biz öğrenciler için bir yaşam alanı, buna eğlenmek de dahil. Eskiden üniversitelerin şenlikleri, festivalleri daha çok daha sık olurdu. Günümüzde bunların kampüs içinde olmayışı genç öğrencileri yaşam alanının dışındaki alternatiflerine itiyor fakat barınma sorunu yaşayan öğrencilerin buna yaratabileceği bir bütçe de yok maalesef. Bizlerin yalnızca derse girip çıkan, arada bir kulüp etkinliklerine katılan sonra eve/yurda dönen ve bu döngüden memnun olduğumuzu sanıyorlar. 

Yurtlar ve getirdikleri sorunlar

Barınma probleminin öğrencileri kampüsten nasıl uzaklaştırdığını konuştuysak biraz da politik kısmına geçelim. Önceki saydığım her şey aslında buzdağının yalnızca görünen kısmıydı. Öğrencilerin barınamaması yalnızca onları kampüsten uzaklaştırmakla kalmıyor aynı zamanda öğrencileri çok büyük psikolojik sorunlara da itiyor.  

Bunun en bilinen örneği tarikat yurtları. Bu yurtlara şehir dışından gelip şehri bilmeyen öğrenciler de düşüyor, aile evinden kurtulup gitmek isteyen de. En büyük sebeplerinden biri de maalesef ekonomik sebepler oluyor. Aldığı burslarla veya yarı zamanlı çalıştığı işten kazandığı parayla veya ailesinden aldığı maddi destekle kendi evine veya yurda çıkamayan öğrencilerin birçoğu bu gibi tarikat yurtlarına mecbur bırakılıyor. Bu mecbur bırakılma ise birçok gencin, öğrencinin büyük psikolojik sıkıntılar çekmesine, okulu bırakmasına hatta yaşamına son vermesine bile sebep olabiliyor. Bunları hepimiz geçtiğimiz yıllarda şahit olduk. 

Özel yurtlara para yetişmiyor, ortak kullanımlı küçücük odalı odalara binler isteniyor. Eve çıkmayı bir şekilde başarabilmiş öğrencilerin ise kampüsten uzakta, güvensiz derme çatma evlerde yaşadığını sık sık görüyoruz. Öğrencilere reva görülen evler en ufak sarsıntıda ne olacağı belli olmayan, rutubetten geçilmeyen evler. Öğrenci azla yetinir, kötü evle yetinir diye bekleniyor. Haliyle bu da okumaya heveslenmiş öğrencinin belini büküyor, tüm hayallerini suya düşürüyor. Okulu bırakan memleketine dönen, aile evine destek olmak için okulu donduran binlerce öğrenci var. Kaderine terkedilmiş, kocaman bir sorunun içine atılmış oluyoruz hepimiz. 

Aslında okurken bunlar ne kadar basit, çözülmesi ne kadar kolay geliyor değil mi? Fakat şehir dışına çıkmış nerede nasıl yaşayacağını ve buna para yetiştirmenin telaşıyla oradan oraya savrulan üniversite öğrencisinin de; ailesiyle yaşayıp başka bir alternatifi olmayan olsa da şehir dışından gelen sıra arkadaşıyla aynı kaygıyı taşıyan öğrencinin de barınma sorununun bir krize dönüşmesinden memnun olduğu yok. 

Bizler yalnızca kendi ayaklarımız üstünde durabilmek için çabalarken insanca bir yaşam diliyoruz. Sorunların krize dönüşmesini değil, bunlara çözüm istiyoruz. Kampüsün dışında değil merkezinde olmak, öznesi olmak istiyoruz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button