LGBTİ+/TRÖrgütlenme ÖzgürlüğüToplanma ÖzgürlüğüTopluluk

LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Hakları İçin Örgütleniyor

Jiyan Yıldırım

LGBTİQA+ tıp öğrencileri neden örgütleniyor? Böyle bir ağa neden ihtiyaç duyuldu?

LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı’nın kuruluşunu duyurmamızla birlikte kısa bir süre içinde farklı şehirlerden 20’den fazla tıp fakültesine ve onlarca LGBTİQA+ tıp öğrencisine ulaştık. Hala büyümeye devam ediyoruz. Temmuz ayında düzenleyeceğimiz çalıştay bünyesinde farklı illerden gelecek arkadaşlarımızla hem LGBTİQA+ sağlığına dair atölyelerde hem de önümüzdeki dönemde yürüteceğimiz örgütlenme, dayanışma ve savunuculuk faaliyetlerimizi planladığımız oturumlarda bir arada olacağız. 

Peki LGBTİQA+ tıp öğrencileri neden örgütleniyor? Böyle bir ağa neden ihtiyaç duyuldu?

LGBTİQA+ tıp öğrencilerinin özörgütlenme ihtiyacı

Türkiye’de LGBTİQA+ olmak barınmadan sağlığa, eğitimden kent hakkına birçok alanda haklarına erişememek veya bu haklar için uzun ve zorlu mücadeleler vermek anlamına geliyor. Dışlanma, ayrımcılık ve zorbalığı daha bu kelimeleri öğrenmeden ilkokul sıralarında deneyimliyoruz. “Farklı” olduğumuz bize birçok yoldan hissettiriliyor. Diğerleri gibi davranmadığımız, oynamadığımız, öğrenmediğimiz, büyümediğimiz ve hepsinden öte onlar gibi var olmadığımız için bizlere değersiz ve yanlış olduğumuz öğretiliyor. Bu durum ne cinsel kimliğimizin daha çok bilincinde olduğumuz ve benimsediğimiz üniversitelerde ne de yaşamımızın diğer evrelerinde farklı işliyor.

Üniversiteli LGBTİQA+ olmak yaşama ve dünyaya dair bilginin ve tekniğin öğretildiği koca kurumlarda kendine dair hiçbir şey bulamamak demekti. Bu sebeple kampüslerde de dayanışmak için LGBTİQA+lar topluluk ve kulüplerde bir araya gelerek üniversiteyi de kendi alanları haline dönüştürme geleneğini geliştirdi. 

Eğitim, kampüs ve varoluş hakları için örgütlenen bu toplulukları iktidar, kayyumlar ve üniversite yönetimleri üzerinden sürekli engellemeye çalışıyor ama başaramıyor. Üniversiteye yeni başlayan bir lubunyanın yaptığı ilk iş hala bu topluluklara ulaşmak ve dayanışmaya dahil olmak oluyor. Ancak tıp fakülteleri diğer bölümlerin aksine çoğunlukla ana kampüslerden uzak ve izole, hastane komplekslerinin içinde veya yakınında oluyor. Bu da bu topluluklara ve diğer LGBTİQA+lara ulaşmayı zorlaştırabiliyor. Ayrıca eğitimin ve müfredatın düzenleniş şekli LGBTİQA+ tıp öğrencileri için farklı ihtiyaçlar doğuruyor. Ağın çıkış amaçlarından biri de hem yerellerdeki hem de ülke genelindeki tıp öğrencisi LGBTİQA+ların bu dayanışma ihtiyacını karşılayabilmekti.

Kapsayıcı olmayan fobik tıp müfredatı

Mezun olduktan hemen sonra sağlık hizmeti sunumuna dahil olan bizlere 6 yıllık müfredatın herhangi bir yerinde LGBTİQA+ sağlığına dair bir şey öğretilmiyor. LGBTİQA+lar yalnızca cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlar ve aile planlaması gibi derslerde hedef gösterici ve damgalayıcı şekillerde dile getiriliyor. Dünyada mücadeleler sonucunda LGBTİQA+ sağlığına dair çeşitli bakım standartları, rehberler, uzmanlıklar ve dersler geliştirilmiş durumda. Bunların üniversitelerin müfredatlarına ve hastanelerin sağlık hizmeti sunumuna dahil edilmiş örneklerini görebiliyoruz. Bu standartlar cinsiyet uyum süreçlerinden mental sağlığa, intersekslere yaklaşımdan aile hekimliği, pediatri, psikiyatri, geriatri, dermatoloji, üroloji ve jinekoloji gibi çeşitli uzmanlık alanlarının LGBTİQA+ sağlığına yaklaşımını da kapsıyor. Ama Türkiye’de bu alanda çalışan ve eğitim veren kişi sayısı çok sınırlı durumda.

Müfredatı belirleyen kurullar LGBTİQA+ sağlığına bilinmez ve karanlık bir alanmış gibi bakmakla kalmıyor, aynı zamanda LGBTİQA+ların yaşamını ve sağlığını değersiz görüyor. Lisans eğitimi boyunca toplumsal cinsiyete ve LGBTİQA+lara dair bir eğitim almamak sağlık hizmetine erişimde yaşanan engelleri ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda bu alanda araştırmaların, yeni veya Türkiye’ye özgü bilginin üretiminin önünü de tıkıyor. Ağımız aynı zamanda fakültelerde öğretilmeyen LGBTİQA sağlığına dair dersler, eğitimler ve rehberleri bizler için erişilebilir kılmak adına çalışıyor ve çalışacak. Ulaşabildiğimiz LGBTİQA+ olmayan tıp öğrencileri ve doktorlara da bu standardize eğitimleri sağlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık hakkımız için fobik ve ayrımcı müfredatın kapsayıcı hale dönüşmesinin şart olduğu ve eşit bir sağlık sisteminin fakültelerden örgütlenmesi gerektiği bilinciyle hareket ediyoruz.

Ekonomik krize ve yüksek eğitim masraflarına karşı dayanışma

Sistemin ekonomik krizlerinin en çok etkilediği kesimlerden biri LGBTİQA+ öğrenciler. Ayrımcılık ve şiddet dolu yurtlardan kaçıp eve çıkmak istediğimizde önümüze fahiş kiralar ve hem LGBTİQA+ hem de öğrenci olduğumuz için ev vermek istemeyen ev sahipleri çıkıyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmek bile lüks bir halde. Tıp fakültesinin yoğunluğu ve yapısı hem okuyup hem part time veya tam zamanlı bir işte çalışmaya müsait değil. Ağın üyeleri arasında geçinebilmek adına okula ara verip bir işte çalışmak zorunda kalan arkadaşlarımız var. Bunca yoksunluk ve yoksulluğun arasında tıp öğrencisi LGBTİQA+ların fiyatı binlerce lirayı bulan ders kitaplarına, önlüklere, scrubsa ve steteskoba erişimi imkansız hale gelmiş durumda. Eğitim ve dayanışma kolektifi olarak örgütlediğimiz bu ağın hedeflerinden biri de yüksek eğitim masraflarına karşı dayanışma mekanizmaları kurabilmek ve eğitim materyallerine erişimi kolaylaştırabilmek.

LGBTİQA+ların erişemediği sağlık hizmeti hakkı

Sağlık kurumlarında ve sağlık hizmeti sunumunda LGBTİQA+fobi öyle bir durumda ki lubunyalar ciddi hastalıklarında bile doktora gitmekten çekinebiliyor. Bu fobi daha hastanenin kapısında başlıyor, özellikle translar hastaneye gitmeye çalıştığında tedavilerinin reddiyle, sözlü ve fiziksel şiddetle ve ayrımcılıkla karşılaşabiliyor. Doktora ulaşılabildiğinde anamnez dediğimiz hasta hikayesi alınırken ısrarla LGBTİQA+ların atanmış isimleri kullanılıyor, yanlış cinsiyetlendiriliyor, cinsel kimlikleri rızasız bir şekilde diğer çalışanlarla paylaşılabiliyor, onay olmadan hastalara HIV testi yapılabiliyor. Sağlık çalışanları LGBTİQA+ bir hastayla karşılaştığında beden özerkliğini ve hasta mahremiyetini daha kolay hiçe sayabiliyor.

Türkiye’de cinsiyet uyum süreci hukuken mümkün olmasına rağmen çok az şehirde sınırlı sayıda hastane süreçleri yürütüyor. Uyum sürecini başlatmak isteyen trans+lar hastaneye başvurduğunda dahi düzgün yönlendirilmiyor, başka şehirlere gitmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca uyum süreçleri çoğu hastanede standardize edilememiş durumda. Trans+lar sürecin her aşamasında başka bir hak ihlaliyle karşılaşabiliyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button