Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
Çukurova Üniversitesi öğrencileri ile üniversitelerdeki ifade özgürlüğünü konuştuk.
İfade özgürlüğü, kişilerin düşüncelerini diledikleri gibi ifade etme yayma hakkı. Temel hak ve özgürlükler kapsamında yer alan ifade özgürlüğü demokratik toplumun olmazsa olmaz unsurlarından biri. Yasalarında ifade özgürlüğünü güvence altına alan Türkiye, 2022 yılı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içinde 154. sıradaydı. 2015 yılında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hakkında en fazla ifade özgürlüğünü ihlal kararı verilen ülke oldu.
Ülkede verilen buyken üniversitelerde durum ne? Üniversitelerde ifade özgürlüğü var mı, öğrenciler bu haklarını kullanırken sorun yaşıyorlar mı?
Çukurova Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğrencisi Mert, Hukuk Fakültesi’nden Özge ve Diş Hekimliği Fakültesi’nden Barış ile konuştuk.
“Üniversitedeki ifade özgürlüğü de homojen bir yapıya sahip değil”
İfade özgürlüğü hakkında ne düşünüyorsunuz? Üniversite de ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyor musunuz?
Mert: İfade özgürlüğü bence politik bir kavram. Toplumun dinamikleri arasındaki güç savaşının bir tezahürü. 17. Yüzyıl Avrupası’nda nasıl dünya güneşin etrafında dönmüyorsa(!) bugün de ifade özgürlüğü mevcut iktidarın doğrularının dışında dönemiyor. Üniversitedeki ifade özgürlüğü de homojen bir yapıya sahip değil. Öğrenciler kendi aralarında ifade özgürlüğüne sahipken, baskılarla, görevden uzaklaştırmalarla içi boşaltılmış, kayyumlar atanmış akademi içerisinde bu haklara sahip değiller.
Özge: Her birey düşüncelerini istediği yolla açıklama ve yayma hakkına sahip. Her insan suç unsuru olmayacak şekilde fikirlerini açıklama hürriyetine sahip olmalı. Bu hak sınırlandırılımaz fakat üniversite yönetimleri bağımsız ve özerk olmadığı için getirdikleri yönetmelikle öğrencilerin ifade özgürlüğünü sınırlandırıyor.
Barış: Kişinin kendi fikriyatını rahatça söyleyebildiğini veya yayabildiğini iddia etmek herhalde çok yanlış olur. Mesela bugün Türkiye’de bir genç sokak röportajı verirken bile ‘Ben eve gitmeden gelip beni alacaklar mı? Hakkımda bir soruşturma başlatılır mı?’ diye kendi düşüncelerini hoşgörü içerisinde belirtemiyor.
“Öğrenciler ifade etme özgürlüğünü kendisine hak görmüyor”
Öğrenciler düşüncelerini rahat bir şekilde dile getirebiliyorlar mı? Örneklendirebilir misiniz?
Mert: Öğrencilerin kendisini ifade edebileceği alanların baskılanması bu durumun önünde büyük bir engel olarak duruyor. Öğrenci temsilciliklerinin öğrencilerin haberi olmadan seçilmesi, bu kavramın içinin boşaltılması ve öğrenci konseyi başkanının seçimle belirlenmemesi gibi antidemokratik uygulamalar var. Taleplerinin aktarılamadığı bir durum söz konusuyken öğrenciler ifadelerinde ne kadar özgür olabilirler ki.
Özge: Öğrenciler düşüncelerini özgürce dile getirmekte zorlanıyorlar. Dile getirseler bile yaptırımla karşı kalıyorlar. Geçen yıl Çukurova hukuk fakültesinde öğretmenlere, sınav sistemine karşı şikayetlerimizi dile getirdiğimizde bile sınavların daha zor olması yaptırımı ile karşı karşıya kaldık. Eğer ifade özgürlüğü olsaydı bu şekilde tepki almazdık.
Barış: Üniversite öğrencileri kendisini ifade etmekten çekiniyor, ifade etme özgürlüğünü kendisine hak görmüyor. Mesela üniversitede nereye gidersek gidelim şu duyuruyu görüyoruz; ‘Basın açıklamasını bizim belirlediğimiz yerlerde yapmak zorundasınız onun dışında herhangi bir eylem olamaz. Basın açıklaması için de bizden izin almış olmanız gerekir’. El ilanı, bildiri dağıtmak, afiş asmak, hepsi toptan yasak.
Bu ve bunun gibi şeyler öğrencilerin düşüncelerini rahatça dile getirememelerine sebep oluyor. Üniversitesindeki bir sorun için gençler artık bir dilekçe vermekten, ‘Bu konuları yalnız tartışalım hocaların kulağına gider, temizlik görevlisi duyar’ diyerek tartışmaktan çekiniyorlar. Gençliğin ne üniversitede ne ülkede rahatça düşüncelerini dile getirebildiğini düşünüyorum.
“Kulüpler eğlence amaçlı etkinlik bile düzenleyemiyor”
Topluluk ve kulüpler üzerinde üniversitenin bir baskısı olduğunu düşünüyor musunuz? Topluluklar ve kulüpler etkinliklerini ve çalışmalarını rahat bir şekilde yürütebiliyor mu?
Mert: Yeni döneme girerken İçişleri Bakanlığı’nın sitesinden yayınlanan “Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri” genelgesi ortada. Öğrenci kulüp ve topluluklarına dair doğrudan istihbarat toplanacağının açıklandığı, öğrenci kulüp ve topluluklarına karşı birçok bahaneyle birlikte baskıların artacağı bir durum söz konusu. Kulüp ve toplulukların en küçük isteklerinin bile üniversite tarafından karşılanmadığı, dönem dönem politik kulüplerin kapatıldığı da gözler önünde.
Özge: Üniversite yönetimi kulüpler ve topluluklar üzerinde baskı kurarak çalışmalarını denetim altında tutmak istiyor. Üniversitenin resmi kulüpleri kendi aralarında eğlence amaçlı etkinlik bile düzenleyemiyorlar. Öğrencilerin kendi sorunlarını tartıştığı bir konuda fikir belirtme hakları da yok. Yönetim tarafından gittikçe içi boşaltılan bu kulüpler öğrenciler için pek anlam ifade edemiyor maalesef.
Biz kadın topluluğu olarak geçen yıl bir üniversiteye hoş geldin bildirisi hazırlayıp kadın öğrencilere ulaştırmayı hedeflemiştik. Fakat kampüs içinde bu bildiriyi dağıtıyorken okulun güvenlikleri bildirilerimizi elimizden aldı, kimliklerimizi istedi. Bunun yasak olduğunu ifade ederek bir daha yaparsak bizi polise vereceğini ifade etti. Üniversite içinde kadınlar olarak tacize, tecavüze, şiddete karşı bir tavır almak, kadınları bu fikir etrafında bir araya getirmek yasaklanıyor. Biz kadınlar olarak öğrenciler olarak kampüs içindeki hayatımızda fikirlerimizi özgürce dile getirmek ve tartışmak istiyoruz. Derslerde söz alırken hocalarla aynı görüşte olmak zorunda kalmak istemiyoruz. Tarafsız, bilimsel eğitim istiyoruz.
Barış: Bir kulüp kurabilmek için birçok resmi evrak işi ve işlem gerekiyor. Üniversite toplulukları öğrencilerin hem rahatça bir araya gelip etkinlik yapacakları hem de üniversitesi yönetimine katkıda bulunabilecekleri bir şey olmalı. Ama aksine öğrencileri yıldıran, öğrencilerin uzak durduğu, arada bir uğradığı bir duruma getiriyor. Bunun sebebi bir yanıyla resmi evrak ve işlemler diğer bir yanıyla da üniversite yönetiminin özendirmek istedikleri ve bütçe ayırdıkları kulüplerin daha çok kariyer kulüpleri olması. Bunlar dışında topluluklar ve kulüpler bir iş yapamaz nitelikteler. Çünkü hem bütçeleri yok hem de bugün en ufak bir etkinlik yapmak istedikleri zaman kendi danışmanı veya rehber hocalarına danışmadan yapamıyorlar. Böyle olunca gençliğin kendi sorunları, talepleri, etkinlikleri doğrudan üniversite yönetiminin etkisi altında oluyor. Mesela öğrenciler ÖTK başkanını doğrudan kendileri seçemedi. Başkanı doğrudan atandı. Üniversitelere rektörler kayyum olarak atanıyor. Bunların olduğu yerde zaten kişinin kendi temsilcisini, kişinin kendi yönetimini seçemediği bir yerde ifade özgürlüğü olsa bile ne kadar işe yarayabilir. İfade özgürlüğü önemli bir kavram evet ama ifade nerede edebildiği ve nasıl edebildiği de çok önemli. Yani ifade özgürlüğü tamamen iki kişi arasında üniversiteden uzakta oluyorsa çok eksik kalır. Önemli olan öğrencilerin sorunlarını tartışabilmeleri, konuşabilmeleri, üniversite içerisinde kendisini o üniversitenin bünyesinde görmesi, üniversitenin değiştirici gücü olarak görmesi, üniversiteyi hep birlikte daha ileriye götürebilmeleri. O açıdan ifade özgürlüğü tek başına yetebilecek bir şey değil.