Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
Düğün salonu , diyetisyen ofisi, kafe, kütüphane… Farklı yerlerde çalışan öğrenciler ile yaşadıklarını konuştuk.
Özellikle son dönemdeki fiyat artışları sebebi ile öğrencilerin birçoğunun geliri yetersiz olmaya başladı. Yalnızca temel ihtiyaçlar olan barınma, yeme-içme bile fahiş fiyatlardayken ulaşım da öğrencileri maddi olarak zorlayan başka bir alan. Bu sebeple öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışmaya başladı. Ancak bu yarı zamanlı işler enerjilerinin de, vakitlerinin de çoğunu alıyor. Okuldan arta kalan vakitlerini para kazanmaya ayıran öğrencilerin değil sosyalleşmeye, ders çalışmaya, kişisel işlerini yapmaya hatta uyumaya bile vakti kalmıyor.
Genelde hizmet sektöründe yarı zamanlı iş bulabilen öğrenciler yoğun bir fiziksel enerji harcıyorlar. Yarı zamanlı işlerde çalışan öğrencilerle yapılan görüşmelerde, öğrenciler çalışma olgusuna olumlu baktıklarının ancak hak ettikleri ücreti alamadıklarını, mobing ve tacize uğradıkları belirtiyor. Garsonluk, tezgâhtarlık, asistanlık gibi işlerde çalışan öğrencilerin saatlik ücreti genelde 20 Türk Lirası. Bir öğrenci bir saatlik çalışma ücreti ile bir kahve bile içemiyor. Okudukları bölümler ve edinecekleri mesleklerin olduğu alanlarda staj yapan öğrencilere ise mesleki deneyim kazandırmak yerine genelde “ayak işleri” yaptırılıyor ve çoğu zaman ücret bile verilmiyor.
Farklı bölümlerden ve farklı iş kollarında çalışan öğrenciler ile konuştuk.
“Sosyalleşmeye vakit kalmıyor”
21 yaşındaki kadın, psikoloji bölümü öğrencisi: Bir diyetisyenin yanında günde 10 saat çalışıyorum, randevuları düzenliyorum, temizlik yapıyorum, çay kahve yapıyorum, paket servisi yapıyorum, gelen danışanların zayıflama cihazı seans uygulamalarını dahi ben yapıyorum. Ayrıca 10 dakikalık mola süremde dahi işverenim benden bir şeyler istiyor. Enerjim tamamen tükeniyor ama bu işe ihtiyacım var öyle ki işverenimin beni sürekli iğnelemesine ve danışanların laubali tavırlarına bile katlanıyorum.
20 yaşındaki kadın, psikoloji bölümü öğrencisi: Hafta sonları düğün salonunda çalışıyorum. Bölümümün gereklerini yerine getirmek için hafta içini kullanıyorum ancak sosyalleşmeye hiç vaktim kalmıyor. En güzel yaşlarımın tadını çıkaramıyorum. 12 saat çalıştığım düğün salonunda yemek molası dışında molamız yok. Çoğu zaman hizmet verdiğimiz düğün davetlileri numaramızı veya sosyal medya hesap isimlerimizi isteyerek bizi rahatsız ediyorlar. Bazen bir şekilde buldukları da oluyor. Ama geçimimi sağlamak için buna devam etmek zorunda kalıyorum.
“Uyku problemi ve düzensiz beslenme, sosyalleşme eksikliği”
22 yaşında erkek, psikoloji öğrencisi: Özel bir kütüphanede günde 6-7 saat ve saati 20 TL’ye çalışıyorum. Gece eve geç gitmek zorunda kaldığım için uyku problemleri yaşıyorum. Bu rutinin vermiş olduğu can sıkıntısı ile boğuşmakla beraber çalışma saatlerimin getirdiği düzensiz beslenme ile mücadele ediyorum. 2-3 gün çalışıyorum. Çalıştığım günlerde bana yalnızca iki saat kaldığından sosyalleşme fırsatım olmuyor. Ancak kütüphanede çalıştığım için ders çalışma konusunda sıkıntı yaşamıyorum.
22 yaşında erkek, tekstil ve moda tasarımı öğrencisi: Bir pub’da garson olarak günde 10 saat, saati 12 TL’ye çalışıyorum. Herhangi bir şeye vaktim kalmıyor ve gelen müşterilerin laubali ve kaprisli davranışlarıyla mücadele etmek zorunda kalıyorum. Çünkü müşteri her zaman haklıdır prensibi ile çalışıyoruz. İş bulmak da çok zor olduğundan katlanıyorum.
“İşten kalan vakti ders çalışmaya ayırmaya çalışıyorum”
21 yaşında erkek, mimarlık bölümü öğrencisi: Bir kafede 7 saat çalışıyorum ve saatlik ücretim 15 TL. Kalan vaktimi ders çalışmaya ayırmaya çalışıyorum ama bu durumda da sosyalleşmeye hiç vaktim kalmıyor ve bu da beni psikolojik olarak çok zorluyor. İfadeleri tutarsız müşteriler sebebi ile sorunlar yaşıyorum ve bu da işverenimin bana olan güvenini etkiliyor.
23 yaşında kadın, psikoloji bölümü öğrencisi: Kurumsal bir tekstil firmasında çalışıyorum. 7 saat iş başı ve 1,5 saat mola olacak şekilde işyerinde harcadığım toplam vakit 9 saat. Günlük 50 lira ve yemek ücreti alacak şekilde çalışıyorum. İş arkadaşım üzerimde bir otorite kurmaya çalıştı ancak bu durumu müdürüm ile çözdük. Görevim reyonumu korumak ve mağazanın daimi olarak toplu olmasını sağlamak. Bir koşturma içinde devamlı eğilip kalkarak çalışıyorum. Bazen belim ve ayaklarım çok ağrıyor. Aynı zamanda müşteri memnuniyet anketi dağıtıyorum ve bununla alakalı olarak da gün sonunda müdürüme bir bilgi veriyorum bu konu ile alakalı sert uyarılar yapabiliyorlar. Haliyle bu durum da üzerimde psikolojik açıdan baskı yaratıyor. Haftada iki gün çalıştığım için ders ve sosyalleşme konusunda sıkıntı yaşamıyorum.
“Vakit ve enerji bulabilirsek ders çalışıyoruz”
22 yaşında kadın, siyaset bilimi ve kamu yönetimi öğrencisi: Bir sigorta şirketinin çağrı merkezi çalışanı olarak çalışıyorum. Saati 8 TL ve bağladığım iş başına prim alacak şekilde çalışıyorum. Müşteriler verdiğimiz danışmanlığı almak istemedikleri zaman kaba ve sert bir dille konuşuyorlar. Bu da psikolojik açıdan yıkıcı bir durum oluyor. Ben haftada iki gün çalıştığım için ders çalışmaya ve sosyalleşmeye vaktim kalıyor. Ancak farklı sosyal çevrelerden bambaşka eğitim düzeyleri olan kadın ve erkek, geniş bir yaş grubu müşteri kitlemiz olduğu için çok farklı muamelelere maruz kalıyoruz. Yine de refahım için bu işe devam etmeliyim.
23 yaşında kadın, hukuk fakültesi öğrencisi: Öğrencilik hayatımda birçok kafede çalıştım. Yarı zamanlı günlük 6 saat olarak. Özel ders de verdim. Asgari ücrete göre daha düşük ücretler aldım. Şu an 4 saat özel ders veriyorum, 4 saatlik ücretim 130 TL. Kadın çalışan olmak taciz riskini artırıyor. Patronlar genel olarak iş sırasında bizimle istediği gibi konuşabilme hakkına sahip olduğunu düşünüyorlar. Nasıl giyineceğimizden nasıl konuşacağımıza kadar karışıyorlar. İtiraz ettiğimiz zaman ise işten çıkabileceğimizi söylüyorlar. Müşteriler ise kadın garsonlar ile flört etmeye çalışabiliyorlar. Patrona şikâyet ettiğimiz zaman ise müşteri değil biz suçlu oluyoruz. Benim iş hayatımda genel gözlemim olan bu olguları ben ya da iş arkadaşlarım yaşıyoruz maalesef. Çalışma hayatımdaki zorluklar genel olarak uzun çalışma saatleri olmuştur. 18.00-24.00 saatleri arası yarı zamanlı garsonluk yaptığım zamanlar bazen ertesi gün uyanıp okula bile gidemiyorum. Aldığım ücretlerin düşük olması sebebi ile itiraz ettiğimde hep kötü muameleler ile karşılaştım. Bu sebeple işverenlerle iletişim kurmak benim için hep zor olmuştur. İşler yoğun ve patronlar bizi makine gibi gördüklerinden dinlenme süremiz çok kısa. Yaşadığım zorlukların en büyüğü ise çok yorulmak. Ders çalışmak ve sosyalleşmek, çalışan öğrenciler için artık çok zor. Vakit ve enerji bulabilirsek ders çalışıyoruz ancak herhangi bir hobi için paramız olunca vaktimiz, vaktimiz olunca da paramız olmuyor. Şu an 4. Sınıf öğrencisiyim 1. Sınıfken dans ve İngilizce kursuna gidiyordum ama şu an benim için bunlar bir hayal.