depremDicle ÜniversitesidiyarbakırKahramanmaraş Depremleri

Gönüllü Öğrencilerden Deprem Değerlendirmesi

Bizler depreme Diyarbakır’da yakalanmış ve Diyarbakır’ın yaralarının sarılmasının ardından Adıyaman , Pazarcık ve Hatay’la dayanışmak üzere  yola çıkan Dicle Üniversitesi Hukukçular Kulubü gönüllüleriyiz. Türkiye’de ve Suriye’nin kuzeyinde büyük bir yıkıma sebep olan sırasıyla 7.7’lik ve 7.6’lık depremlerin ilk şokunun atlatılmasının ardından, bölgede ilk günden bu yana gerek insani yardım konusunda gerek enkaz çalışmalarında olup bitenleri daha sağlıklı gözden geçirebileceğimiz/değerlendirebileceğimiz sürece gelindiği kanaatindeyiz.

Koordinasyon noktasındaki eksiklikler sahada çalışma yürüten tüm taraflarca dile getirilmiş olsa da deprem günü ve ertesi sabahı daha vahim bir durum söz konusuydu. 

Devlet ve dolayısıyla bölge harici kamuoyu felaketin boyutunu henüz tam anlamıyla kavrayabilmiş değildi. Nitekim 6 Şubat gününün son saatlerinde AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel müdürü Orhan Tatar ” Şu anda her yer kontrol altında ve her yere ulaşılmış durumda ” derken AFAD başkanı Yunus Sezer Ulaşılamayan bir bölgemiz yok” demişti.

Felaketin boyutunu anlamak

Bu ve minvalindeki açıklamaların kamuoyu tepkisi sonucu siyasetin dayattığı dezenformatif bir yönü olmakla beraber ülkenin afetlerle mücadele etmek üzere organize ettiği kurum ve yöneticilerinin felaketin boyutunu ıskaladığı/kavrayamadığı gerçeğini de gözler önüne seriyordu. Tahminimizce afet ve afet sonrası meydana gelen krizin yönetiminde başat rol oynaması gereken kurum dahi meydana gelen felâketi aşağı yukarı 2020 yılında Elazığ’da meydana gelen ve 44 yurttaşın hayatını kaybettiği 6.5’lik depreme benzer olacağını tahmin ediyordu. Hatırlayacak olursak Elazığ’daki depremin enkaz sayısının kıyasen çok daha az olması ve çevre illerdeki arama kurtarma ekiplerinin derhal şehre intikal ettirilmesiyle ivedilikle arama kurtarma çalışmaları başlatılmış ve bunun üzerine bakanların arama kurtarma çalışmalarını yakından takip ettiği ve bu “Kontrol altındalığın” basına servis edildiği bir süreci yaşamıştık.

Kamuoyu Hatay ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin yarattığı yıkımın boyutundan ise ancak sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin bölgeye ulaşması sonucu haberdar olmuştu. Akabinde Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin‘nin basına yaptığı açıklamaya yansıyan “60 bin nüfuslu ilçenin yarısı yok” demeci ve koordinatör valilerin ölü sayısının açıklanan sayısının beş katı olduğuyla ilgili itiraflarının ardından felaketin boyutu ancak gözler önüne serildi.

Kayıplar

Bu depremlerin kent altı gerçekleşmiş mega depremler olmalarının yanı sıra çevre illerinde de büyük yıkıma yol açmaları nedeniyle komşu illerin yardıma hızlıca gidebilmeleri ilk etapta mümkün olmamış nitekim İskenderun’a varan ilk ekip ülkenin neredeyse diğer ucu sayılabilecek illerinden olan Tekirdağ’dan, ancak 22 saatin sonunda ulaşabilmişti. Hatay ve Kahramanmaraş için de durum bundan farklı değildi. Varabilen ilk arama kurtarma ekiplerinin yetersiz olmalarının yanında bu ekipler dahi ancak 24 saatin sonunda alana ulaşabilmişlerdi. Kahramanmaraş ve Hatay’daki enkaz alanlarında çalışmış ekiplerle yaptığımız görüşmede “Her ekip en fazla üç, dört enkazda canlı arama kurtarma yapabildi çoğu enkazda canlı arama kurtarma faaliyeti başlamadı bile ” diyerek 72. saatin sonunda kepçelerin enkazlarda moloz kaldırma işlemine başladığını dolayısıyla bu aşamadan sonra enkazlarda canlı varsa bile bunun tespitinin artık sadece kepçe operatörünün dikkatine bırakıldığını belirttiler. Yeterince arama kurtarma faaliyeti yürütülmeden kepçelerin enkaz kaldırma işlemine  girişmesi profesyonel ekiplerin titiz çalışma ile enkazdan insanları çıkarmasını engelledi. Ekipler, cenaze bütünlüğünü kaybetmeye de yol açan bu işlemin korkunç bir “kayıp cenaze sayısı” meydana getireceğinden endişeli olduklarını aktardılar. Bu sayının 1999 tarihli depremde belirtilen kayıp sayısından (10.000 civarı) çok daha fazla olabileceği konusunda kaygılılar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın “…maalesef ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik” diyerek helallik istediği Adıyaman’da ise 72 saat boyunca neredeyse enkaz çalışması yürütülememekle beraber  şehir, insanî yardımdan da yoksun kalmayla yüz yüze bırakılmıştı . Şanlıurfa Barosuna kayıtlı Av. Ahmet Taş ile yaptığımız görüşmede Şanlıurfa’nın da deprem felaketinden etkilenmiş olmasından dolayı ancak “ikinci gün  öğleden sonra” insanların o an kendi imkanlarıyla temin ettikleri battaniye , gıda ve su kolileriyle Adıyaman’a doğru yola çıkabildiğini ve Adıyaman’ın bir süre sadece Şanlıurfa’da tamamen bireysel şekilde organize edilen kısıtlı yardımlarla yetindiğini aktardı. Farklı şehirlerden gelen yardım tırlarının ise ancak 4. günde Adıyaman’a ulaştığı belirtiliyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button