Türkiye’de yaşanan her olay gibi 6 Şubat 2023 saat 04.17 tarihinde meydana gelen depremin de ucu öğrencilere değdi. Tabi ki olayın ilk kurbanları öğrenciler oldu.
Diyarbakır Bağlar’da oturan B.S. Rize’de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği okuyordu. Ara tatil için Diyarbakır’a geldi ve 6 Şubat depremini 30 yıllık binada yakalandı. Evleri eski olduğundan ev ağır hasar aldı. Bina mühürlenip giriş çıkışı yasaklandı ve yıkım kararı alındı.
Deprem anından evden kaçarken babası ayağını kırdı. Depremden en çok etkileyen ailenin en küçük bireyi olan sekiz yaşındaki erkek kardeşiydi. Depremden sonra yemek yemez, oyun oynamaz olmuş, onlarla iletişimini kesmişti. Bu durumu bütün ailenin psikolojisini etkiledi. Bütün bir aile olarak amcaların 3+1 odalı evlerinde kalıyorlar. İş ve eğitim yok. Bütün gün ev içinde birbirlerine bakıp duruyorlar. Ellerinde beyinlerini müşkül edecek pek bir şey yok. Hepsinin aklında “Evsiz barksız ne yapacağız, bu süreç ne zaman bitecek?” sorusu. Depremin ikinci haftasında kardeşleri hafif hafif düzelmeye başladı. Bu biraz olsun ailenin psikolojisini toparlanmasını yardımcı oldu.
B.S., Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların açılmasıyla ebeveynlerinin ve iki küçük kardeşinin okul kaydını dedelerinin yaşadığı ilçeye aldıklarını anlattı; “Onlar bu süreçte dedemlerin evinde kalmaya karar verdiler ben ve abim amcamlarda kaldık.”
Deprem psikolojisi ve eğitimin öğrenci psikolojisine etkisi
B.S. de birçok öğrenci gibi bu süreçte eğitimlerin nasıl olacağını merakındaydı. Yapılan açıklamada eğitimlerin online olacağı kararı alındı. Bu kararın etkisini şöyle anlattı:
“Bir depremzede olarak benim bu süreçte yaşadığım sıkıntılar, birçok öğrenci gibi elimde online derslere katılabilmek için sadece telefonun bulunması. Böyle büyük bir ekonomik sıkıntı içerisindeyken evde bulunan bütün okul araç gereçlerinin yeniden almam gerekmesi, yurtta bıraktığım eşyalarımı almam için tekrar Rize’ye gidip gelmem normal bir dönemde bile zar zor alabildiğimiz otobüs biletini böyle bir dönemde nasıl aldığımızı siz düşünün.
“Bir diğer sıkıntı ise kendime ait bir alanın olmaması. Kendime ait bir alandan kastım bir ev ya da bir oda değil psikolojik olarak oturup ders çalışabileceğim derslerime katılım sağlayabileceğim bir alanın olmayışı. Bunun yanında en büyük bir sıkıntı ise internet. Barınmak için gittiğimiz amcamın ve dedemin evinde ev interneti yok. Normal bir dönemde bile yetmeyen internet paketleri böyle bir dönemde günde ortalama olarak altı saat online dersle telefondaki internet paketleri nasıl yetecek? Bunun yanında bu telefon faturalarını nasıl ödeyeceğim onun sıkıntısı içindeyim birçok öğrenci gibi.
“Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisi öğrencisi olarak pandemide yaşadığımız sıkıntıların birebir aynısını hatta daha beterini yaşıyoruz. Evimiz yok, eşyalarımız yok, çoğu arkadaşımız ya vefat etmiş ya da yakınları vefat etmiş. Psikolojik olarak yaşadığımız sıkıntının haddi hesabı yok. Bir kez daha öğreniyorum ki okul sadece dört duvardan ibaret değil, insana bir şeyler öğreten bir yer değil, insanı yaşatan insanın psikolojisine sorunlarına kalkan olan bir yapı. Bizim bu dönemde en çok da psikolojik sıkıntılarımız arttı.”
Bir deniz ulaştırma ve işletme mühendisi öğrencisi olarak; bizim denizden ve gemiden çıkmadan eğitim almamız gerekirken, deniz olmadan, gemi görmeden deniz ulaştırma ve işletme mühendisi olacağız. Bizim gibi nice arkadaşlarımız bu şekilde.