*Sevim Göl
Helin, eğitim hayatında barınma ve geçim sıkıntılarıyla mücadele eden gençlerin daha çok desteklenmesi gerektiğini savunuyor ve ekliyor: “Eğitim alırken daha fazla destek görebilsek, kendimize vakit ayırmak için hem maddi hem de manevi olarak daha güçlü hissederiz.”
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Hemşirelik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Helin Baz, bir yandan eğitimini sürdürmeye çalışırken bir yandan da ailesinin üstündeki maddi yükü hafifletmenin yollarını arıyor. Barınma, geçim ve sosyal hayat arasında sıkışan Helin, birçok öğrenci gibi kendisini yalnızca akademik başarıya değil, günlük hayatta ayakta kalma mücadelesine de adamak zorunda hissediyor.
“Yurtta 6 kişiyiz, tanımadığım insanlarla yaşam zor”
Helin’in hikayesi, Türkiye’de yükseköğrenim gören gençlerin ortak bir deneyimini yansıtıyor: Devlet yurtlarının kalabalık ve yetersiz koşulları altında okumaya çalışmak. KYK yurdunda altı kişilik odada kaldığını belirten Helin, bu ortamın ruhsal olarak yorucu olduğunu söylüyor:
“Odada altı kişiyle, tanımadığım insanlarla kalıyorum. Paylaştığımız alan dar ve kimseye özel bir alan kalmıyor. Hep bir arada olmanın getirdiği stres gerçekten zorlayıcı.”
Yüksek kira fiyatlarının da farklı bir seçeneği ortadan kaldırdığını vurgulayan Helin, çoğu arkadaşının da istemedikleri halde bu koşullara katlanmak zorunda olduğunu dile getiriyor.
“Babamın birikimleriyle ayaktayız, bu da psikolojik yük oluyor”
Helin’in eğitim masraflarını karşılayan ailesi, yaşanan ekonomik krizden derin şekilde etkilenmiş durumda. Babasının işyerindeki sorunlar nedeniyle birikimlerinin azalması, ev gibi taşınmazlarını satmak zorunda kalmalarına neden olmuş. Bu durumun psikolojik olarak da çok zorlayıcı olduğunu belirten Helin, “Babam yıllardır biriktirdiği evleri satmak zorunda kaldı. Bu süreç hepimizi derinden etkiliyor ve bu yükle okumak hem onun için hem benim için kolay değil,” diyor.
Aylık ortalama 7.000 TL’ye ulaşan harcamaları, özellikle sosyal hayata ayırmak istediği bütçeyi kısıtlıyor.
“Arkadaşlarımla dışarı çıkmak, sosyalleşmek istesem bile, her harcamanın aile bütçesini zorladığını bilmek beni üzüyor.”
Helin, öğrencilik dönemindeki bu türden sınırlamaların kendisini çok üzdüğünü, daha gençken ve vakti varken bu fırsatları değerlendirememenin hayal kırıklığını yaşadığını ifade ederek “Şu an bunları yapamazken gelecekte, mesleğime başladığımda belki de hiç vakit bulamayacağım” diyor.
“Depreme dayanıklı yurt ama güvenli hissetmiyorum”
KYK yurdunun depreme dayanıklı olduğunu bilmesine rağmen, yurt ortamının güvenliği konusunda yine de endişeli olduğunu belirten Helin, “Burası güvenli dense bile, kendimi burada tam anlamıyla rahat ve güvende hissedemiyorum, özellikle deprem riskini düşündükçe bu, içimi rahatlatmıyor. Yurtta kalsak bir dert, kalmasak başka bir dert…” diyor.
Öğrencilerin barındığı yerlerin yalnızca fiziksel güvenlik değil, aynı zamanda psikolojik güvenlik açısından da yeterli olmadığını ifade eden Helin, okuluna yakın olduğu için bu yurdu tercih ettiğini fakat buna rağmen iç huzuru bulmakta zorlandığını dile getiriyor.
“Sosyal hayatım cebime bağlı, bu da en büyük hayal kırıklığım”
Sosyal hayatın üniversite öğrencisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Helin, geçim sıkıntıları nedeniyle arkadaşlarıyla bir araya gelmenin artık lüks bir hale geldiğini ifade ediyor. Maddi sorunlar nedeniyle sosyal hayatının sınırlandığını belirten Helin, “Arkadaşlarımla dışarı çıkmak istesem de maddi olarak bu yükü karşılamak çoğu zaman imkânsız. Bu yüzden çoğu zaman yurtta kalıp sadece ders çalışıyorum,” diyor. Bu durumun kendisi için özellikle üzücü olduğunu belirten Helin, “Bence öğrencilik, sosyal hayatla birlikte öğrenme ve gelişim sürecidir. Fakat maddi sıkıntılar yüzünden bu önemli deneyimi yaşayamamak beni yaralıyor” diye ekliyor.
Gençler için daha adil bir gelecek?
Helin’in yaşadığı sorunlar, Türkiye’de birçok üniversite öğrencisinin yaşadığı temel zorluklara işaret ediyor. Gençlerin yalnızca eğitim hayatlarına değil, aynı zamanda yaşam koşullarına dair beklentileri de giderek artıyor. Helin, eğitim hayatında barınma ve geçim sıkıntılarıyla mücadele eden gençlerin daha çok desteklenmesi gerektiğini savunuyor ve ekliyor: “Eğitim alırken daha fazla destek görebilsek, kendimize vakit ayırmak için hem maddi hem de manevi olarak daha güçlü hissederiz.”
Helin’in yaşadıkları, Türkiye’de öğrencilerin yalnızca akademik başarıyı değil, onurlu ve huzurlu bir yaşamı da hak ettiklerini gösteriyor.