Ordu’daki bir üniversite öğrencisinin deneyimleri, Türkiye’de pek çok öğrencinin yaşadığı zorlukları özetliyor. Eğitim yolculuğunda karşılarına çıkan bu engelleri aşmaya çalışan gençler için, yalnızca akademik değil, aynı zamanda yaşam standartlarını yükseltici desteklerin sağlanmasının gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor.
Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyan Yılmaz Şerif ile karşılaştığı sorunları konuştuk.
Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı bir yurtta kalan Şerif, öğrencilik yaşamının her aşamasında barınma ve geçim mücadelesi veriyor. Formasyon eğitimini tamamlamaya çalışırken ailesinden uzakta olan olan Şerif, geçimini yalnızca aldığı yetim aylığıyla sürdürmeye çalışıyor. Günlük hayatında karşılaştığı ekonomik ve sosyal zorlukları anlatırken, yüzbinlerce üniversite öğrencisinin de paylaştığı ortak sorunlara dikkat çekti.
“Sadece yetim aylığıyla ayakta kalmak çok zor”
Şerif’in tek geliri, aldığı yetim aylığı. Herhangi bir ek destek olmadan bu miktarla tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunu ifade eden Şerif, “Başka bir gelirim yok, sadece yetim aylığıyla barınma, yemek, eğitim masraflarımı karşılıyorum. Bu sınırlı bütçe, sosyal yaşantımdan hobilerime kadar her şeyimi kısıtlıyor” dedi.
Maddi yetersizlikler nedeniyle çoğu zaman arkadaşlarıyla dışarı çıkamadığını ve sosyal hayatının çok kısıtlandığını belirten Şerif, üniversite döneminin çoğunlukla ders çalışarak ve dinlenmeye çalışarak geçtiğini anlattı.
“Yurt çok ıssız bir alanda”
KYK yurtlarında dört kişilik küçük odalarda kaldığını belirten Şerif, bu dar alanın günlük yaşantısına olumsuz etkilerinden şöyle bahsetti:
“Bir odada dört kişi kalıyoruz. Alanımız o kadar dar ki, hepimiz için rahat bir hareket alanı bile yok. Kendi alanımda ders çalışmak ya da dinlenmek bile zor olabiliyor.”
Şerif’in bu sözleri, yalnızca barınmanın değil, öğrencilerin rahat edebileceği ve zihinsel sağlığını koruyabileceği alanların önemini gözler önüne seriyor.
KYK yurdunda güvenlik görevlilerinin titizlikle çalıştığını belirten Şerif, bu durumun kendisine güven verdiğini ifade etti ancak yurdun konumunun akşam saatlerinde tedirginlik yarattığını ekledi.
“Güvenlik personelinin varlığı, güvenlik hissini artırıyor ama yurdun bulunduğu alan oldukça ıssız. Özellikle akşam saatlerinde bu durum endişe verici olabiliyor.”
Şerif, öğrencilerin kaldığı yurtların yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda çevresel koşullar açısından da güvenli bir konumda bulunması gerektiğini söyledi..
“Sağlıklı beslenme neredeyse hayal oldu”
KYK yurtlarındaki yemeklerin yetersiz çeşitlilikte ve düşük kalitede olduğunu belirten Şerif, bu durumun öğrencilerin sağlıklı beslenme ihtiyaçlarını karşılamadığını ifade etti.
“Her gün neredeyse aynı yemekleri yiyoruz, sağlıklı ve doyurucu besin bulmak çok zor. Sağlıklı bir beslenme düzeni kuramıyoruz” diyen Şerif, beslenmenin akademik başarı ve sağlığa etkisini vurgulayan Şerif, öğrencilerin daha dengeli ve sağlıklı beslenme imkanlarına erişmeleri gerektiğini söyledi..
“Sosyal hayatıma ayıracak ne zamanım ne de maddi gücüm”
Ekonomik nedenlerle sosyal hayatının çok sınırlı olduğunu ifade eden Şerif, “Çoğu zaman arkadaşlarımla dışarıda vakit geçirmek gibi bir şansım yok. Yurtta ders çalışarak veya biraz dinlenmeye çalışarak günlerimi geçiriyorum” diye konuştu. Sosyal aktivitelerin onun için bir lüks haline geldiğini ve çoğu zaman yalnız hissettiğini ekledi..
Eğitim hayatı boyunca yaşadığı barınma ve geçim sorunlarının uzun yıllardır çözümsüz kaldığını düşünen Şerif, “Yurttaki sorunlarımızı yıllardır dile getiriyoruz, ama hiçbir çözüm üretilmiyor. Her yeni dönemde yeni gelen öğrenciler de aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyor” dedi.
Öğrencilerin eğitim süreçlerinde bu yükleri taşımak zorunda kalmadan odaklanmalarının önemine dikkat çekerek, sorunların çözülmesi durumunda akademik olarak daha verimli olabileceklerini ekledi.
Şerif’in deneyimleri, Türkiye’de pek çok öğrencinin yaşadığı zorlukları özetliyor. Eğitim yolculuğunda karşılarına çıkan bu engelleri aşmaya çalışan gençler için, yalnızca akademik değil, aynı zamanda yaşam standartlarını yükseltici desteklerin sağlanmasının gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor.