*Selim Demir
Öğrenciler olarak maddi ve sosyal desteklerin artırılmasına yönelik çağrıda bulunan İbrahim ve arkadaşları, gelecekte daha sağlıklı ve nitelikli bir üniversite yaşamı için iyileştirmeler bekliyor.
Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisi İbrahim, eğitim hayatının son yılını bir gazetede staj yaparak geçiriyor. Ancak stajyer maaşı yalnızca yol ve yemek masraflarını karşılayabildiğinden geçimini sağlamak için sürekli ek işler yapmaya ihtiyaç duyuyor.
Üniversite hayatını eğitim almak için sürdürmek isteyen İbrahim, “Kocaeli’ye okumaya geldim, çalışmaya değil. Ancak şu an hayatta kalabilmek için haftanın neredeyse her günü çalışıyorum” diyerek hem akademik yükünü hem de geçim derdini aynı anda sırtlanmanın zorluklarını ifade ediyor. Bu yoğun tempo nedeniyle uykusundan feragat etmek zorunda kalan Keskin, akademik başarıya olan bağlılığıyla, derslerini aksatmamaya çalışıyor.
Yurt deneyimi ve barınma sorunları
İbrahim, üniversiteye başladığından beri birçok kez devlet yurdu için başvuru yapmasına rağmen, sıralamada her defasında geride kalarak yurda yerleşme hakkı kazanamamış. İlk başlarda bu durumu bir hayal kırıklığı olarak yaşasa da giderek kirada yaşamaya adapte olmuş ve özel eve geçmek zorunda kalmış.
“İlk başta yurt için şansımı denedim ama sıralamalar hep çok yüksek kaldı. Şimdi de zaten eve alıştım ve masrafları ben karşıladığım için yurda geri dönmek mümkün değil” diyen İbrahim, şu anda iki kişiyle paylaştığı dairenin aslında bir kapıcı dairesi olduğunu, küçük tadilatlarla yaşam alanına dönüştürdüklerini belirtiyor.
“Kaldığım ev, aslında bir binanın ardiyesiydi; ufak tefek tadilatlarla yaşanabilir hale getirdik. Ama bu koşullarda zaten iki kişiden fazla kalmamız imkansız” diyen İbrahim, öğrenciler için uygun barınma imkanlarının eksikliğine dikkat çekiyor.
Evde kira ve faturalar dahil aylık yaklaşık 10.000 TL barınma gideri olduğunu belirten İbrahim, bu miktarın barınma koşullarının kalitesine rağmen kendisini ciddi şekilde zorladığını vurguluyor. Devlet yurdunda kalmanın daha uygun maliyetli olabileceğini ifade etse de yaşadığı kısa yurt deneyimi onun için olumlu olmamış.
“Bir dönem misafir olarak KYK yurdunda kaldım ama temizlik ve güvenlik açısından ciddi sıkıntılar yaşadım. 6 kişilik bir odada kalmak zorundaydım. Asansörler sürekli bozuktu, merdivenleri kullanmak zorundaydık ve binada çatlaklar vardı. Bir deprem anında ne olur diye düşünmeden edemiyordum” diyen İbrahim, bu sebeplerden ötürü yurda dönmeyi artık bir seçenek olarak görmediğini ifade ediyor.
Çalışma ve eğitim arasında sıkışmış bir yaşam
İbrahim’in haftalık temposu oldukça yoğun. Haftanın dört günü staja gidiyor, geri kalan günlerde ise geçimini sağlamak adına depo ve transfer merkezlerinde çalışmak zorunda kalıyor. Bu yoğun çalışma temposunun fiziksel ve zihinsel olarak oldukça yıpratıcı olduğunu söyleyen İbrahim, “Haftanın dört günü staja gidiyorum, kalan günlerde ise ek işlerde çalışıyorum. Günde sadece 5-6 saat uyuyabiliyorum çünkü derslerimi de kaçırmak istemiyorum” diyerek bu tempoda sağlıklı bir yaşam sürdürmenin zorluklarını vurguluyor.
Derslere giremediği zamanlarda öğretmenlerinin durumunu anlayışla karşıladığını belirten İbrahim, yine de dersleri aksatmamak adına büyük bir özveri gösterdiğini söylüyor.
“Derslere girmediğimde hocalarım sağolsun destek veriyor ama ben Kocaeli’ye okumaya geldim, çalışmaya değil. Bu yüzden derslere odaklanıyorum, bu da uykumdan fedakarlık yapmamı gerektiriyor.”
Ulaşım zorlukları ve sosyal yaşamda sıkıntılar
İzmit’te yaşayan bir öğrenci olarak, İbrahim için kampüse ulaşmak bile ciddi bir zorluk taşıyor. İzmit içinde yaşayan öğrencilerin dahi kampüse varması yaklaşık 30-35 dakika sürerken, daha uzak semtlerden gelenler için bu süre daha da uzayabiliyor.
“Derince, Körfez gibi yerlerden gelen öğrenciler tek vesayetle okula ulaşabiliyor ama bu uzun sürüyor; İzmit içindeyseniz bile 30-35 dakikadan az sürmüyor” diyen İbrahim, ulaşımın eğitime erişimi dahi zorlaştırdığını ifade ediyor.
Sosyal çevre oluşturmanın da oldukça güç olduğunu belirten İbrahim, okul ortamının sosyalleşme imkanlarının yetersizliğinden yakınıyor. Okulda bir oyun kulübüne katılarak sosyalleşmeye çalışsa da bu imkanların oldukça sınırlı olduğunu söylüyor:
“Pazar günleri oyun kulübüyle bir araya gelip kutu oyunları oynuyoruz ama okulda başka sosyalleşme alanı yok. Bu koşullar özgüvenli olmayı zorlaştırıyor.”
Üniversite hayatında arkadaşlık ilişkilerinin eksik kaldığını ifade eden İbrahim, iş hayatında tanıştığı kişilerin sosyal çevresinde daha fazla yer aldığını dile getiriyor.”Bu koşullar özgüvenli olmayı zorlaştırıyor. Okulda arkadaş edinme fırsatı bulamadığım için sosyal çevremi daha çok işyerinde oluşturuyorum; işte daha fazla arkadaşım var, okulda sadece derslere giriyorum” diyerek üniversite yaşamındaki sosyalleşme eksikliğini vurguluyor.
Öğrenciler destek bekliyor
İbrahim’in yaşadığı zorluklar, Türkiye’de üniversite öğrencilerinin genel bir sorunu olarak dikkat çekiyor. Öğrencilerin çoğu, ekonomik olarak hem barınma hem de geçim konusunda ciddi sıkıntılar yaşarken, eğitime erişimde de çeşitli engellerle karşılaşıyor. Hem sosyal hem de ekonomik desteklerin eksikliği nedeniyle eğitim hayatı daha da zorlaşıyor. “Öğrencilere yönelik yeterli barınma ve ekonomik destek sağlanmadığında, akademik başarımızı ve kişisel gelişimimizi aynı anda sürdürebilmek oldukça zorlaşıyor,” diyor İbrahim… Öğrenciler olarak maddi ve sosyal desteklerin artırılmasına yönelik çağrıda bulunan İbrahim ve arkadaşları, gelecekte daha sağlıklı ve nitelikli bir üniversite yaşamı için iyileştirmeler bekliyor.
İbrahim’in eğitim ve geçim mücadelesi, öğrencilerin ekonomik, sosyal ve psikolojik desteklere olan ihtiyacını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu mücadele, gelecekte öğrencilerin daha rahat bir eğitim süreci geçirmesi için ekonomik ve sosyal desteğin ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.