*Nur Demir
Arel Üniversitesi öğrencisi 25 Kasım hikayesini anlattı.
Kampüs: Mücadele alanı mı, sessizlik bölgesi mi?
“Üniversiteler, toplumsal dönüşümün kalbidir,” diyen Zilan , kampüslerde toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddet gibi konuların yeterince konuşulmadığını belirtti. Kadın cinayetlerinin vahşetin boyutuna göre gündeme gelip unutulmasının öğrenciler arasında da yaygın bir yaklaşım olduğunu dile getirdi. Bu duruma karşı, kadın araştırmaları kulüplerinin ve öğrencilerin aktif mücadelelerinin önemine dikkat çekti.
Kendi kampüslerinde özgürlük alanının diğer üniversitelere kıyasla daha geniş olduğunu ifade eden öğrenci, son dönemde “hassas dönem” gerekçesiyle sansürlerle karşılaştıklarını söyledi. Kararlılıklarını şu sözlerle ifade etti:
“Bir adım geri gitmemiz isteniyorsa, üç adım ileriye gideriz. Geri adım atmak mücadelemizde asla bir seçenek değil.”
Ekim ayında tarihin en yüksek kadın cinayeti sayısına ulaşıldığını hatırlatan Zilan, 2024 yılında şu ana kadar 375 kadının erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiğini dile getirdi. Bu tabloya rağmen kadın düşmanlığını besleyen politikalara ve sosyal medyada hedef gösterilen kadınlara yönelik nefret söylemleriyle mücadele ettiklerini belirtti:
“Kampüslerden yükselen sesler, dayanışmamızın en güçlü kanıtıdır. Hiçbir kız kardeşimizi yalnız bırakmayacağız.”
Kadın Çalışmaları Kulübü olarak düzenledikleri 25 Kasım panellerinin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiklerini belirten Zilan, “Dört konuşmacıyla eşitlik, özgürlük ve güvenli kampüsler için sesimizi yükselttik” dedi. Şiddetin hayatlarında normalleşmesine izin vermeyeceklerini vurgularken, “Eşit, özgür bir yaşam için verdiğimiz mücadele devam edecek. Bir kişi daha eksilmesin!” sözleriyle dayanışmayı büyütmeye çağırdı.
Sonuç: Kampüsten topluma yayılan umut
Zilan’ın anlattıkları kadın mücadelesinin kampüslerden başlayarak nasıl topluma yayıldığını gözler önüne seriyor. Arel Üniversitesi öğrencisinin kararlılığı ve söyledikleri, kadın hareketinin bir parçası olarak herkesin mücadeleye katkı sunabileceğini hatırlatıyor. “Her ses önemli, her adım kıymetli,” diyor. Mirabel kardeşlerden bugüne taşınan bu mücadele, kadınların eşitlik ve özgürlük yolculuğunda önemli bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.