Yağız
Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
Kütüphanecilik anlayışıyla da bir model olarak var olan ODTÜ kütüphanesi tam kapasite ile hizmet vermeye başlayan ODTÜ kütüphanesi hâlâ öğrencilerin çalışma alanı ihtiyacına bir cevap olabilmiş değil.
Bilgiyi oluşturmak, üretmek kadar korumak ve onu yaymak da bir o kadar kutsal ve zor bir süreç. Bilginin en açık biçimde korunduğu ve yayıldığı kurum olan kütüphaneler yine bilginin üretildiği, korunduğu ve yayıldığı üniversitelerin en önemli elementlerinden bir tanesi.
Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin yegâne bilim kurumlarından biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kütüphanecilik anlayışıyla da bir model olarak var oldu. Kütüphaneler her ne kadar kaynak kitapların bir bütün olarak araştırmacıların hizmetine sunulduğu bir yapı olarak algılansa da sunduğu çalışma alanıyla ile üniversite bünyesinde bulunan bütün bileşenlerin en temel gereksinimlerinden biri olan çalışma alanı ihtiyacını karşılar. Fakat çalışma alanının niteliğinin ve sayısının yetersizliği bugün Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğrencilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri hâline geldi.
ODTÜ kütüphanesi tam kapasite
Pandemi sonrası kampüste geçen ilk dönem olan 2021-2022 eğitim-öğretim yılının bahar döneminin ortasına kadar 600 ile sınırlanmış bir kapasitede hizmet veren ODTÜ kütüphanesi, kapasite yetersizliğinin yanı sıra bulaş riskine karşı aldığı yetersiz önlemlerle de öğrencilerin tepkisini topladı, öyle ki bulaş riskine karşı alınan tek önlem yalnızca dört ile altı arasında değişen sandalye sayısını iki ile dörde düşürerek sözde bir önlem almış oldu fakat öğrencilerin özellikle vize ve final dönemlerinde kütüphanede yaşadığı yoğunluk sonucu hastalığa yakalanmasına engel olamadı.
2021-2022 eğitim-öğretim yılı henüz başlamamışken rektörlük tarafından alınan kararda kütüphanenin çalışma saatlerinin 09.00 ile 18.00 arasında olacağı duyurulmuştu. Resmi olarak 18.30’a kadar ders saati olabilen lisans öğrencileri ve üniversitenin tüm bileşenlerin yoğun tepkisini hem sosyal mecralardan göstermesi hem de rektörlük önünde planladığı eylem kararı sonrası bu karardan dönülmesi yine de Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin çalışma alanı yetersizliği problemini çözemedi.
Bahar döneminin ortasında yeniden tam kapasite ile hizmet vermeye başlayan Orta Doğu Teknik Üniversitesi kütüphanesi hâlâ öğrencilerin çalışma alanı ihtiyacına bir cevap olabilmiş değil.
“Çalışma salonları yeterli mi?”
Rektörlük “Kampüs içerisinde çalışılacak tek yer kütüphane değil, fakültelerin çalışma salonları ve okuma salonları da var” söyleminde bulundu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü öğrencilerinden G.A. çalışma salonlarının ve okuma salonlarının durumunu şöyle anlattı:
“Bizim bölümümüz bu konuda en şanslı bölümlerden bir tanesi, bölüm binamız içerisinde aktif kullanılan birden çok çalışma salonu var ve koşulları diğer bölüm binalarındaki çalışma salonlarına kıyasla çok daha iyi durumda fakat her sene 195 yeni lisans öğrencisi alan bir bölüme göre oldukça yetersiz. Aktif kullanmaya çalışmama rağmen yer bulamayıp kapısından döndüğüm çok oldu ve çalışmak için alternatif alan ararken kendimi kampüs içerisindeki özel işletmelerde bulduğum çok oldu, bu durum hâliyle ekonomik olarak beni zaten zor durumdayken daha da zor bir duruma itiyor.”
Kampüsün içerisinde kütüphane ve çalışma/okuma salonlarının haricinde çalışılabilecek alanların durumu ise yine ümitlendirici değil. Kütüphane ve çalışma/okuma salonlarının dışında potansiyel olarak çalışma alanı olarak görülebilecek yerlerden olan derslikler belli bir saatten sonra kilitleniyor ve hafta sonları bazı bölüm binaları hariç kilitli kalıyor. Bazı bölüm binalarının açık olmasına rağmen bazı bölüm binalarının ders saatleri dışında kilitli kalması ise ayrı bir soru işareti olarak yerini alıyor. Bölüm binaları dışarısında bileşenlerin çalışma/okuma alan ihtiyacını karşılayabilecek alanlar ise özel işletmelerden oluşuyor ki bu işletmeler de kendi içerisinde çeşitli sorunlar barındırıyor.
Artık bir Türkiye gerçeği hâline gelmiş olan hayat pahalılığı kendisini bu özel işletmeler içerisinde de en derinden hissettirmeyi başarıyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan geri ödemek üzere kredi alan bir öğrencinin en düşük ücretli yurtta kalması halinde cebine kalan 50 lira ile bahsi geçen bu özel işletmelerde oturup çalışması maalesef mümkün değil. Yalnızca bir sene içerisinde kampüs içerisinde üçe katlanan fiyatlar ile öğrencilerin çalışma/okuma alanlarına alternatif yaratan bu işletmeler de bu soruna bir çözüm olmayı başaramıyor.
Yurtlarda kendilerine yalnızca altı metrekare reva görülen öğrenciler kendilerine ait değil özel alan çalışabilecekleri bir alana bile muhtaç durumda. Yüzölçümü olarak 4500 hektarlık bir alana sahip olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi, kendini CEO fabrikası olarak tanıtmasının yanında böylesine temel yetersizliklere sahip olması kendi içerisinde büyük bir çelişki barındırıyor.
“Tüm bölüm binaları açık olsun”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde çalışma alanlarının yetersizliği ve kütüphanenin sağladığı imkanları ve durumuna dair iktisat bölümü öğrencisi O.B.T şöyle diyor:
“Okulumuz her ne kadar büyük olsa da çalışma alanları sahip olduğu öğrenci kapasitesine maalesef yetemiyor. Yalnızca final veya vize dönemlerinde değil, dönem içerisinde de kütüphanede yer bulmak oldukça zor. Final veya vize dönemlerinde ise sabahın erken saatlerinde yer tutulmadığı takdirde yer bulmanın imkânı yok. Bunun yanı sıra bölüm binaları içerisinde bir çalışma ortamı yaratmaya çalışacak olursak bu bölüm binaları içerisinde de çeşitli engellerle karşılıyoruz. Bazı mühendislik bölümlerinin binaları genelde açık olsa da bu durum her bölüm binası için geçerli değil. Ben iktisat okuyorum ve binamız hafta içleri saat akşam yediden sonra ve hafta sonları tamamen kapalı oluyor. Bazı yurt kantinleri ders çalışmaya uygun olsa da yemek kokusu ve doğal olarak insanların sesi uygun bir çalışma ortamı yaratmayı engelliyor. Yurtlar içerisindeki çalışma salonları kapasite olarak her ne kadar yeterli gibi gözükse bu durumun esas sebebi fiziki şartların yetersizliği ve olan şartların da kötülüğünden hiçbir öğrencinin tercih etmemesi, bu durum haliyle yurtların içerisindeki çalışma alanlarının da bir alternatif yaratamadığını gösteriyor. Bu yetersizliğe çözüm olarak yurtların sağladığı koşulların iyileştirilmesi ve bütün bölüm binalarının sürekli açık olması Orta Doğu Teknik Üniversitesi gibi bir kurumun bütçesi de göz önünde bulundurulduğunda hayata geçirilebilir olmalı.”
Her zaman Türkiye’nin güzide üniversitelerinden biri olarak anılan ve tarihi boyunca hem yurt içinden hem de yurt dışından gıpta ile bakılmış bir kurum olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin çalışma alanı sağlama konusundaki yetersizliği genel bir Türkiye tablosunu da tahmin edilebilir hâle getiriyor. Ekonomik kriz, sosyal hayat üzerindeki baskı ve akademi üçgeninde hapsolmuş öğrencilerin üstüne üstlük böylesine bir yetersizlik ile yüzleşmesi hâlihazırda çeşitli sebeplerden ümitsizleşen bu gençliğin önünü daha da görememesine hatta çoğu zaman hayallerinden vazgeçmesine sebep oluyor. Her sene uygulanan üniversiteye giriş sınavında derece elde etmiş öğrencilerin böyle bir gerçekle yüzleşmesi ve hayallerini ekonomik ve sosyal zorlukların pençesine kaybetmesi aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini derinden etkiliyor.
*Temmuz 2022