LGBTİ+/TRTürkçe

2024 LGBTİ+ Mücadelemiz

Ne de olsa; LGBTİ+lar için çetrefilli geçen 2024 yılının, yerini özgürce Onur Yürüyüşlerimizi yapabileceğimiz yıllara bırakacağının umuduyla mücadele ediyoruz.

*Ceren Taş

***

İzmir, 2024’te toplumsal mücadelenin ana şehirlerinden biri oldu. Benimse bu yazıda daha çok bahsedeceğim kısmı LGBTİ+ mücadelesi. Türkiye’de LGBTİ+ hareketi, son yıllarda en çok sindirilmeye çalışılan hareket. Bu kadar sansüre uğrayan, örgütlenmelerinin önüne engel koyulan başka bir hareket adlandırmakta güçlük çekilirken; LGBTİ+lar bu baskı rejiminin karşısında kendilerini bir şekilde var etmeye ve örgütlü güçlerini çeşiti yollarla sürdürmeye devam ediyorlar.

2024 yılına; arkadaşımız, drag sanatçısı Candle Gender’ın ölüm haberi ile başladık. LGBTİ+ ölümleri, özellikle trans ölümleri; kişilerin ölmesi ya da öldürülmelerinden bağımsız olarak politiktir. Candle Gender, bir cinayete kurban gitmeyen fakat sistemin türlü dışlayıcı politikalarıyla yavaş yavaş öldürdüğü LGBTİ+ arkadaşlarımızdan sadece biriydi. Bir araştırmaya göre, bir yıl içinde 350 trans öldürüldü. 

Türkiye’de, öldürülmeyen transların ise yaşam alanları kısıtlanmaya devam edildi. 2024’ün Mart ayında Bayram Sokak’taki transların evleri çeşitli bahanelerle mühürlendi. İzmir’de Bornova Sokak’a neredeyse her ay farklı bir saldırı gerçekleştirildi. 

Geçtiğimiz 20 Kasım, Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde; devlet adeta bizlerle dalga geçercesine hormonlara getirdiği kısıtlamaları duyurdu. Biz transların çektikleri güçlükleri haykırırken, devlet önümüze yeni bir engel koymakla meşguldü. Bu kısıtlamalardan sonra birçoğumuz hastanelerde hormon reçetesi almakta zorlanmaya başladık, eczanelerden reçeteli olsa dahi hormonları satın almak imkansızlaştı. Halihazırda caydırıcı politikalarla dolu olan uyum süreci, artık kişileri doktor kontrolsüz hormon kullanımına daha da iter bir hal aldı. 

Gelelim Pride ayına… Türkiye’de 2015 yılından beri yapılan her Onur Yürüyüşüne, hatta yeri gelince Haziran ayı içerisinde yapılan LGBTİ+ etkinliklerine dahi polis müdahalesi gerçekleşti. Yüzlerce gözaltı yapıldı. Bu durum biz LGBTİ+ların zaten alışmak zorunda olduğu bir durumdu. Fakat 2024 yılında, önceki yıllardan çok daha fazla tutuklama dalgalarıyla karşılaştık. 1 Mayıs tutuklamaları, kayyım eylemleri tutuklamaları derken onlarca genç; siyasi görüşleri ve mücadelenin içinde bulunmaları sebebiyle hukuksuzca tutuklandılar. Böyle bir atmosferde, devletin en çok saldırdığı kesim LGBTİ+larken; LGBTİ+lar yeni eylem biçimleri keşfetmek zorundaydı. Evet, Pride yürüyüşleri yine yapıldı, fakat hiç de alışık olmadığımız yöntemlerle. 

Birkaç senedir İstanbul’da yapılan “gizli eylem” biçimi; bu sene çok daha fazla ile yayıldı. Bu illerden biri de İzmir. İlk defa denenen bu gizli eylem biçimi; kimileri tarafından çok eleştirildi, kimileri tarafındansa tek şansımız gibi görüldü. Açık adres ve saat paylaşılmadı, kulaktan kulağa yayıldı. Güvenlik önlemleri hat safhadaydı. Ama neden? Birçok hareketin yaptığı gibi alanlara çıkıp polisle çatışamaz mıydık? 

Tabii ki bu da yapılabilirdi. Fakat bazen, hareketlerin güç biriktirme aşamalarında olması gerektiğini düşünüyorum. LGBTİ+ hareketi, ne yazık ki bir kadın hareketi kadar güçlü değil. 8 Mart’a kadınların binlerce kişi çıktığı gibi, bu politik atmosferde Pride’lar binlerce kişiyle geçemiyor. Kaba bir tabirle, barikata yüklenince o barikatı aşıp geçilebilecek bir güç oluşturulamıyor. -Fakat bu noktada LGBTİ+ları suçlamak çok yanlış bir tahlil olur, iktidarın dur durak bilmeyen saldırılarının karşısında yine de kendini var edebilen bir hareketten bahsediyoruz.- LGBTİ+ hareketi, neredeyse 10 senedir Onur Yürüyüşünü gerçekleştiremiyor. “İktidarınız ve polisinizin yasaklarını tanımıyoruz, biz bir şekilde yürüyeceğiz” düşüncesiyle bu şekilde planlanan Onur Yürüyüşleri, iyisiyle ve kötüsüyle gerçekleştirildi. 

Üniversitelerde LGBTİ+ örgütlenmeleri her sene olduğu gibi bu yıl da zayıflatıldı. Üniversite içerisinde örgütlenme çalışması yapmak şöyle dursun, üniversiteli LGBTİ+ların okul dışında herhangi bir politik faaliyette bulunmaları dahi üniversitelerde kişilere soruşturma açılmasına sebep oldu. 

Devlet ne kadar LGBTİ+ları kriminalize etse, hareketi terörize etse de; bu hareket kendini var etmeye devam ediyor. En yaşamsal ihtiyaçlarımız için mücadele ederken, kimliklerimizi özgürce yaşayabilmenin savaşını verirken; tam tersini ummak da absürt olurdu. Ne de olsa; LGBTİ+lar için çetrefilli geçen 2024 yılının, yerini özgürce Onur Yürüyüşlerimizi yapabileceğimiz yıllara yerini bırakacağının umuduyla mücadele ediyoruz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button