Rojda Öncel
Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.
Mersin Üniversitesi Makine Bölümü öğrencisi Halil Can, trans kadın Öykü ve Mersin’de mülteci kampında yaşayan Nadina barınma deneyimlerini aktardı.
Barınma problemine Mersin’den baktığımızda karşımıza Vali Ali Hamza Pehlivan’ın “Hiçbir öğrencimizin barınma sıkıntısı yaşamaması için gerekli tedbirleri almış durumdayız” sözleri çıkıyor. Ancak sonuçta Mersin’de de binlerce öğrenci yurtsuz kaldı, kirası dört bin lira olan ışık görmeyen, üniversiteye kilometrelerce uzakta olan evlere mahkûm bırakıldılar.
Öğrencilerin birçoğu okula ara vermek durumunda kaldı. Bunlardan biri de ailesi Konya’da yaşayan ve kendisine KYK yurdu çıkmayan, yurt çıksa dahi Mersin’de barınamayacağını ve bu yüzden okula devam edemeyeceğini söyleyen bir öğrenci.
Gün geçtikçe büyüyen ekonomik kriz önce kendimize ayırdığımız vakitleri bizden aldı. Okulda olmadığımız zamanlarda saatliği 10 lira olan işlerde çalışmak zorunda bırakıldık. Sinemaya, tiyatroya, konsere, dışarıda bir akşam yemeğine gidemez olduk. Daha ne kadar kötü olabilir derken temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Marketten bir ekmek alırken düşünür olduk. Şartları insan haklarına aykırı olan yurtlarda kalabilmek için dua ettik. Temel düzeyde barınabilmek için binlerce lira ödedik. Bunlar Mersin’de hatta Türkiye’nin her yerinde okuyan, okumaya çalışan öğrencilerin ortak sorunları. Bir de siyasi iklimden kaynaklı gün geçtikçe daha da dezavantajlı hale gelen insanların hayatlarına bakalım.
Mersin Üniversitesi Makine Bölümü öğrencisi Halil Can, trans kadın Öykü ve Mersin’de mülteci kampında yaşayan Nadina deneyimlerini aktardı.
“Kalacak yer bulamazsam üniversite hayal olacak”
Mersin Üniversitesi Makine Bölümü öğrencisi Halil Can, Mersin Üniversitesi’ne yerleşme haberinden ev kiralarıyla karşılaşmasına geçen süreci anlatırken, kalacak yer bulamaması halinde üniversite eğitiminden vazgeçmek zorunda kalacağını belirtti:
“Mersin Üniversitesine yerleştiğimi görünce oldukça mutlu oldum. Yeni bir şehirde okumak, ailemden uzakta kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışma fikri oldukça heyecan vericiydi. Bu heyecanım ve mutluluğum KYK yurdu çıkmadığında bir miktar kırıldı.
“Daha önce eve çıkma deneyimim olmadığı için ev kiralarının durumunu bilmiyordum. Yanıma birkaç parça eşya alıp Mersin’e ev bakmaya geldim. Böyle bir şeyle karşılaşacağımı asla bilmiyordum. Baktığım evler en az üç bin lira. Asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ebeveyn çocuğunu nasıl okutacak?
“Beş gündür sahilde bankta yatıyorum. Her gün en az iki-üç ev geziyorum. Gidecek hiçbir yerim yok, havalar soğuyacak, sokaklar güvensizleşecek. Tarikat yurtlarına sığınmak istemiyorum çünkü Enes Kara’nın intiharına sebep olanları biliyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum.
“Öğrencilerimizin barınma sorunlarını çözeceğiz’ diyen valilik ve belediye ile iletişime geçmeye çalıştım. Hiçbirinden dönüş yok. Kimin barınma sorunu çözdüler Mersin’de çok merak ediyorum. Bu hafta da kalacak yer bulamazsam ailemin yanına döneceğim ve üniversite okumak bir hayal olarak kalacak benim için. Yalanlarıyla gözümüzü boyamaya çalışanlara, bizi bu hale getirenlere de bir çift lafım var: Bunların hiçbirini unutmayacağız ve bizden çaldığınız her şeyi bir gün geri alacağız.”
“Trans kadın olduğum için iş bulamıyorum, ev bulamıyorum, okuyamıyorum”
Trans kadın Öykü, trans kimliği nedeniyle barınma sürecinde yaşadığı ayrımcılığı şöyle anlattı:
“Trans kimliğimden kaynaklı hayatım hep zorluklarla geçti. Ailemin evinden erken yaşta kaçtım ve daha reşit değilken işe başladım. Uyum sürecine girebilmeyi çok istedim. Bunun için üniversite hayalimi bir kenara bırakıp şartları çok zor işlerde çalıştım. Okulu erteledim ama içimdeki okuma aşkı hiç bitmedi. AKP’nin tüm kanallarından her gün örgütlenen transfobiye karşı yaşamaya çalıştım.
“2021’de Mersin Üniversitesine yerleştim. Yıllardır biriktirdiğim parayla eve çıkmak için günlerce Mersin’in her yerini dolaştım. Trans kadın olduğum için yurtta kalma imkânım yoktu. Benim için en iyi seçenek ev olur diye düşündüm fakat trans kadın olduğum için kimse bana ev vermedi. Her yere başvurdum, her şeyi denedim. Çalmadığım kapı kalmadı. Son olarak okula çok uzak bir yerde yaşayan seks işçisi bir arkadaşın evine geçici olarak yerleştim. Nereye kadar böyle devam edecek bilmiyorum. Seks işçiliği yapmamıza müsaade etmeyenlere, bizi ahlaksız ve sapkın ilan edenlere sormak istiyorum; hayatta kalabilmek için başka şans mı bıraktınız bize? Trans kadın olduğum için iş bulamıyorum, ev bulamıyorum, okuyamıyorum. Yaşayamıyorum, yaşayamıyoruz.
“Yapamadım çünkü insanlar izin vermedi’ diyerek hayatına son vermek durumunda kalan Eylül Cansın’ı anarak bizden çaldığınız hayatlarımızı geri alacağız diyorum. Trans intiharları politiktir!”
“Kampta internete erişimi bırakın tuvalete ve duşa erişemiyorduk”
Nadina, Mersin’de mülteci kampından dersleri takip etmenin zorluğunun okul açıldığında da devam ettiğini aktardı:
“Ailemi savaşta kaybettim. Evimden, yurdumdan, arkadaşlarımdan aslında her şeyimden koparıldım. Koparıldım diyorum çünkü bu ülkeye isteyerek gelmedim. Savaştan kaçtım. Kalsaydım yaşayamazdım.
“Akrabalarımla ilk durağımız Hatay oldu. Sonrasında Mersin’e göç ettik. Hiçbirimiz mülteci statüsünde olmadığımız için hiçbir hakkımız yoktu.
“Bunca korkunç şeyin içerisinde Mersin Üniversitesi’ne yerleştim. Son beş yılda ilk kez mutlu olmuştum. 2020 okuldaki ilk senemdi ve derslerin tamamı online’dı. Bulunduğum kampta internete erişimi bırakın tuvalete ve duşa erişemiyorduk. Herkesten yardım istedim, günde bir saat de olsa internete bağlanıp derslere girebiliyordum. Online olması eğitimimi çok zorlaştırıyor diye düşünüyordum fakat 2021’de dersler yüz yüze olmaya başladığında okula gitmek için saatlerce yol gidiyordum çünkü kamp okuldan oldukça uzaktaydı. KYK yurduna başvuramadım, başvuran diğer Suriyeli arkadaşlarıma da çıkmamıştı zaten.
“Akrabalarımla bir eve çıkmaya karar verdik. 11 kişi aynı evi paylaştık. Okula gitmek için iki saat erkenden yola çıkmam gerekiyordu. 2022’de yurda başvurdum fakat yine çıkmadı. Eğitim, barınma, sağlık gibi insanca yaşama haklarıma nasıl ulaşacağımı ve kimden nasıl yardım alacağımı dahi bilmiyorum. Savaş bitse de dönecek bir evim kalmadığı için ne yapacağımı bilmiyorum. Ailemin yasını tutamadan yaşam savaşı içerisinde buldum kendimi. Bu yaşama savaşı ne zaman bitecek bilmiyorum.”
“Yarattığınız kirli ve kasvetli havayı dağıtacağız”
Barınma ihtiyacı yalnızca dört duvarı ve bir çatısı olan bir alanda bulunabilme ihtiyacıyla sınırlı değildir. Ama günümüzde herhangi bir evde, yurtta barınabilmek bile yalnızca hayali kurulan bir şey haline geldi. Öğrenciler, kadınlar, LGBTİ+’lar, mülteciler, Kürtler ve asgari ücretle bir aileyi geçindirmeye çalışanlar başta olmak üzere herkesi etkileyen bir kriz haline geldi. Bu kriz gittikçe büyüyor, kendiyle birlikte bazı mücadele biçimlerini oluşturuyor.
2021 Eylül’de başlayan Barınamıyoruz eylemleri buna çok güzel bir örnek olabilir. Barınamıyoruz Hareketinin gücünü ve eylemselliğini oluşturanlar barınamayan öğrencilerdi. Herhangi bir aracı olmadan öznenin sesinin duyulduğu bu hareketin sonucunda Türkiye’nin birçok yerinde sokak, park nöbetleri başladı.Yayıldı, yayıldıkça gücümüzü fark edebildik. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan gençleri artık korkutamazsınız. Dün olduğu gibi bugün de yarattığınız kirli ve kasvetli havayı dağıtacağız.