Barınma HakkıEğitim HakkıHak İhlali

Metropolde KYK yurdunda kalmak: “Seni yeneceğim İstanbul”

Ebru Sert

Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.

KYK yurt kapasiteleri, 2022-2023 eğitim yılında 800 bine çıkarıldı. Ancak açıklanan rakamlardaki kapasite artışı yeni açılan KYK yurt binalarına ek olarak; iki katına çıkarılan yatak sayılarıyla birlikte gerçekleşti. Bu uygulamayı göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin farklı şehirlerinden çeşitli hayallerle geldikleri İstanbul’da KYK yurdunda kalan öğrencilerin deneyimlerine odaklanıp, metropolde öğrenci olmayı bir de onlardan dinliyoruz.

İstanbul, her yıl  yüzbinlerce öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Ev sahipliği yaparken ne kadar misafirperver olduğu ise tartışmalı bir konu. ‘’Seni yeneceğim İstanbul’’ karikatürleştirme ile İstanbul’a gelenler bu şehirden yenilmiş bir şekilde ayrılıyor mu yoksa burada yaşamanın bir yolunu bulup  kendine bir hayat oluşturabiliyor mu?

Ailesi İstanbul’da yaşayan ve onlarla aynı evde kalma hakkına (günümüzde bunu belki de şans olarak nitelendirebiliriz) sahip olan öğrencilerden farklı olarak şehir dışından gelen öğrenciler çeşitli barınma sorunu ev kirası, faturalar, ulaşım gibi çeşitli sorunlarla mücadele etmek durumunda.

İstanbul’da 17 Kız Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurdu, sekiz Erkek KYK yurdu olmak üzere toplamda 26 KYK yurdu var. Öğrencilerin KYK yurtları ile ilgili çilesi yurda başvurma sürecinden başlıyor. öğrenciler büyük bir gerginlikle KYK’ya hak kazanıp kazanamadıklarının açıklanmasını bekliyor. 

Peki sonuçlar açıklandıktan sonra öğrencileri neler bekliyor? KYK’da yaşamak, özellikle İstanbul gibi bir şehirde KYK yurdunda yaşamak nasıl bir şey bunu anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Bu hususta iki üniversite öğrencisi ile üç farklı KYK yurdunu ve KYK yurtlarındaki deneyimlerini konuştuk.

3. yılda 2. KYK yurdu deneyimi

Emre, 20 yaşında. Memleketi Balıkesir’den Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Sosyal Bilgiler Öğretmenliği’ni kazanarak İstanbul’a gelmiş. Şuan 3. sınıf öğrencisi olan Emre ‘’Ekonomik sebeplerden dolayı eve çıkmanın zor olduğu bir şehirde öğrenci olduğum için KYK’dan başka bir seçenek yoktu alternatif olarak. Başka bir alternatifim olsaydı tabi ki tercih etmezdim.’’ diyerek KYK’nın kendisi için son ama aynı zamanda tek seçenek olduğunu ifade ediyor. 

Üniversite’nin ilk yılını pandemi sebebiyle uzaktan eğitim gördüğü için ilk yılını aile evinde geçirmiş Emre. Şuan 2. KYK yurdunda. İlk yurdu Kanuni Sultan Süleyman (KSS) yurduymuş. KSS yurdunu geçtiğimiz sene yurt yolunun zifiri karanlık olması, otobüs olmaması, bahsedilen bu yolda öğrencilerin bıçaklı gaspa uğraması, sıcak su akmaması gibi sorunlardan ve bu sorunlara tepki gösteren öğrencilerin yüzlerce kişilik eylemlerinden biliyoruz. Emre de  ‘’KSS yurdunda okul ile yurt arasındaki uzaklık problemdi benim için. Yeni İETT otobüs hattı konuldu fakat kendimi hava karardıktan sonra yurda giderken güvende hissetmiyordum. Yemekhanesinden herkes şikayetçiydi” diyerek bu sorunları bize hatırlatıyor. KSS yurdundan uzun uğraşlar sonucu Fatih Sultan Mehmet (FSM) yurduna geçen Emre özellikle okula yakınlığından dolayı FSM yurdunun koşullarının onun için daha iyi olduğunu belirtti. FSM’de de KSS’deki gibi yemekhane koşullarının kötü olduğunu fakat aslına bakılırsa bu kötü koşullara alıştığını, FSM yurdunda kaldığı için ve YTÜ’de okuduğu için yurttan okula gelip okul yemekhanesinde yemek yiyip tekrar yurda döndüğünün sıkça olduğunu söylüyor. 

FSM yurdunun kötü interneti, odaların küçük olması ve bu küçüklüğe rağmen üç kişilik odasının dört kişiye çıkarılması ve bunun getirdiği konforsuzluk Emre’nin bize sıraladığı çeşitli sorunlar arasında.

Önümüzdeki sene yurtta kalıp okulunun son senesinde yurdun konforsuzluğundan ve ders çalışmak gibi temel gereksinimlerini karşılayamadığından dolayı daha konforlu olacağını düşündüğü ve KPSS çalışabilmek için eve çıkmayı planlıyor fakat ev kiraları ve faturaları göz önüne alınca bu gelecek planında umutsuzluğa düştüğünü belirtiyor ve ekliyor ‘’Asla KYK yurdunda kalmayı düşünmüyorum, bir yolunu bulup eve çıkmayı düşünüyorum. Çünkü KYK mental sağlığımı bozuyor’’ 

KYK’da kalmak: Acaba okula yetişebilecek miyim?

Ezgi 19 yaşında. Bir sene önce memleketi Diyarbakır’dan İstanbul’a gelmiş. Yurt çıkma sürecini büyük bir gerginlikle geçirenlerden biri de Ezgi. KYK yurduna yerleşme sürecini şöyle anlatıyor: 

“Buraya ilk geleceğim sıra henüz kalacak yerim yoktu ve KYK yurdu çıkmamıştı. Özel yurt ise fiyatlarından dolayı artık bi alternatif olmaktan çıkmıştı.  Dört-altı kişilik odalar için istenen fiyat aylık iki bin 500 civarı idi. Bu sene fiyatlar ise herkesin bildiği gibi yüzde 100 zamlandı. Bir süre tanıdık birinde kaldıktan sonra yedeklerden yurt çıkınca yurda geçiş sürecim başladı.’’

Okulu ile yurdu arasında uzun mesafe olanlardan biri olan Ezgi kendi deneyimlerini “KYK yurdundan başka alternatifinizin olmaması sizi her gün okula gitmek için 06.00’da yola çıkmaya mecbur bırakacaktır. Şehrin, merkeze en uzak yerlerinde yapılan bu yurtlar sizi gün içerisinde üç-beş aktarma ile en az iki saat süren yolculuklara , her yere uzakta yaşamaya ve sürekli kafanızda “Acaba yetişebilecek miyim?” sorusunu defalarca defalarca sordurmaya başlatır” şeklinde anlatıyor. 

“Konser afişlerine bakıp geçiyorum”

Öğrencilerin hayatını sadece okul ve yurtta geçirdikleri zaman üzerinden tarif etmenin yanlışlığı her ne kadar ortada olsa da içinde bulunduğumuz koşullar bizi öğrencilerin yaşam standardını tartarken yurdunun okuluna uzaklığı, yemekhanelerin iyi olup olmadığı, yurdunda sıcak su akıp akmadığı gibi normal şartlar altında mevzubahis dahi olamayacak şeyleri düşünmekten öğrencilerin sosyal hayatını tamamıyle göz ardı etmeye itiyor. İşte bu yönlendirilişe cevap olarak Ezgi kendi deneyimlerini biraz sitem biraz isyanla bizlere aktardı: 

Evet ben bir öğrenciyim ve binlerce kilometre uzaktan okumak için geldim , ama merak ediyorum bizim öğrencilik dışında hiçbir hayatımız yok mu? Buna ‘Var’ demeliyiz. Ben sosyal bir bireyim, benim sinemaya, konsere gitmeye hakkım yok mu? Var. Her ay yapılan ücretsiz konser etkinliklerinden yurdumda kalan bin tane öğrencinin de yararlanamadığını söyleyebilirim. Çünkü 20.00-21.00’de başlayan konserler 23.00-00.00’da bitiyor. Benim , hiçbir metronun, marmarayın ,metrobüsün geçmediği yurduma dönmem için kaçta yola çıkmam gerektiğini hesap edersek her yerde afişi asılı olan konser, tiyatrolara sadece bakıp geçtiğimi anlıyoruz.’’

“Yurda giriş saati”

Ezgi, “Evet bir yurdum var evet kalacak bir yer ama barınmak derken bahsedilen şey tam olarak ne? Dört duvarlı seni şehirden koparan saatlerce trafikte derse yetiştiremeyen sosyal hayatını elinden alan, bir yerde çalışmana engel olan yer barınma sayılıyor mu? Hayır sayılmıyor. Hiçbir ulaşımın olmadığı yere yurt yapan bu sistem son girişi de 23.00 yapıp bizi bütün hayattan soyutlamayı hedefliyor” diyor.

Erkeklerin bahsetmediği fakat Ezgi’nin özellikle değindiği bir nokta da yurda giriş saatleri. Özellikle kız KYK yurtlarında yurda son giriş saati 23.00 ve geç kalındığında veya o gece haberli de olsa yurda gelinmediğinde aileler aranarak bir nevi şikayet ediliyorlar. Okulu ile yurdu arasında üç-dört  saat olan kadın öğrenciler varsa 19.00-20.00 gibi biten derslerinin ardından arkadaşlarıyla bir çay içip sohbet etmeyi bile iyice ölçüp biçmek zorundalar. Yoksa trafikten ve yolun uzunluğundan dolayı yurda geç kalırlarsa en iyi ihtimalle uyarı alıyorlar. Bu özellikle kadın öğrencilerin sosyal hayatlarını etkileyerek Ezgi’nin da dediği gibi bir yere giderken iki  kere düşünmelerine sebep oluyor.

“Barınmak sadece dört duvar arasında, bir çatının altında olmak değildir’’ 

Üniversite öğrencisi arkadaşlarımız kendi deneyimlerini, yaşadıkları çeşitli sorunları ve bu sorunlara deneyimleme biçimlerini bize sundular. Burada çıkarabileceğimiz sonuçlar metropolde KYK Yurdu’nda kalan öğrencilerin hem ulaşım masrafını karşılaması, hem saatlerce yol gittikten sonra ders çalışmaya, sosyalleşmeye, kendilerine vakit ayırmaya fırsat bulmaları yüksek çabalarına ve özverilerine dayanan bir noktada durduğunu söyleyebiliriz.

Çıkardığımız diğer bir sonuç ise ‘’Barınmak sadece dört duvar arasında, bir çatının altında olmak değildir’’ söyleminin doğruluğu ve  bu doğruluğun bireysel olarak hayatlarımıza yansıma şekli oldu. Görüşme sağlayabildiğimiz ve sağlayamadığımız öğrenci arkadaşlarımızın barınma sorunu sığ bir bakış açısıyla “Nasılsa kaldıkları bir yurt var” şeklinde yok sayılabilir fakat nitelikli barınma haklarına hiçbirinin sahip olmadığını söylemek yanlış olmaz. 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button