Disiplin Soruşturması

Boğaziçi Direnişi’nde 500’ü Aşkın Disiplin Soruşturması Açıldı

Haberin İngilizce / Kürtçe versiyonları için tıklayınız.

Gamze Çetintepe

Boğaziçi direnişine katılan öğrencilere açılan disiplin soruşturmalarındaki süreci öğrenciler ve avukatlarıyla konuştuk.

Boğaziçi direnişine katılan öğrenciler polis şiddeti, gözaltılar ve hukuksuz yargılamalara ek olarak üniversite içinde de benzer baskılara maruz kalıyor. Özel güvenlik görevlilerine görev tanımları dışında verilen yetkiler ile barışçıl protesto ve düşünce özgürlüğünü suç yerine koyan disiplin soruşturmaları bunun göze çarpan örnekleri.


Özel Güvenlik Birimi’nin (ÖGB) tuttuğu tutanaklar üzerinden açılan disiplin soruşturmalarının başlatılması ve yürütülmesi sürecinde birçok usulsüzlük görülüyor. Öğrenciler güvenlik kameralarıyla kontrol edilip mimleniyor, yasaya uygun olmayan delillere dayanarak suç olmayan eylemlere cezalar veriliyor. Bu soruşturma ve cezaların sonuçları da öğrencilerin eğitim haklarının engellenmesi, burslarının kesilmesi riski ve bunların yarattığı kaygılar olabiliyor.


Kendisine açılan disiplin soruşturmalarından ceza alan öğrencilerden Berke ile süreci konuştuk.


Soruşturmalarda ÖGB tutanakları etkili


Disiplin soruşturmaları, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ne göre yürütülüyor. Bu yönetmeliğe göre soruşturma başlatma yetkisi dekanlar ve enstitü müdürlerine ait. Dekan genellikle bir disiplin komisyonunu oluşturacak akademisyenleri görevlendiriyor, komisyon olayı soruşturup bir karar öneriyor ama dekan önerilenden farklı bir ceza verme yetkisine de sahip.
Direnişle birlikte açılan soruşturmaların ilk adımı ise ÖGB’nin tuttuğu tutanaklar oldu. Yasalara göre delil olarak kabul edilmemesi gereken doğruluğu şüpheli tutanaklar soruşturmalarda kullanıldı. ÖGB tutanaklarında olaylar tarafsızlıktan uzak bir şekilde anlatılıyordu. Hatta belli bir zaman sonra bu tutanaklar şahit olunan olayların anlatımından çok, disiplin yönetmeliğinden suçlar seçerek ilgili maddelerin kopyalanıp yapıştırıldığı belgelere dönüştü.


Bu tutanaklarda, o gün okula giriş yapmadığını kanıtlayan öğrencilerin okuldaki eylemlere katıldığı iddia ediliyordu. Yanlış teşhis edilip uyarı cezası alan öğrenciler oldu. Bunun yanında, bazı tutanaklarda düzenlenme tarihi verilmedi ve öğrencilere savunmaları istenmek üzere sunulurken tutanakları imzalayan güvenliklerin isimlerinin üzeri kapatıldı. Başlarda isimler açık verilirken öğrenciler üzerlerine atılan iftiralara yönelik suç duyurusunda bulununca güvenliklerin isimleri gizlenmeye başladı ve bu şekilde öğrencilerin kendini savunma hakkının önüne geçildi. “Delil” olarak kabul edilen görüntülerin çoğu da ÖGB’nin yakalarına taktığı gizli kameralarla alınan yasal olmayan görüntülerdi.


Sonraki adım genel sekreterliğin bu tutanakları ekleyerek dekanlara yönetmeliğin 12.(1-a) maddesi (soruşturma açma yetkisinin dekanlara ait olduğunu söyleyen madde) gereğince soruşturma açılmasını rica ettiği belgeler. Rektör yardımcısı imzalı bu belgelerden dolayı dekanların soruşturma açma zorunluluğu olmasa da hiyerarşik bir dil ve yönetmelik kullanılarak üzerlerine sorumluluk yüklenmesiyle bir baskı yaratılmak istendiği aşikar. Bu baskı da çoğunlukla ceza verilmese de soruşturmaların açılmasıyla sonuçlandı.


500’ü aşkın soruşturma, 11 uzaklaştırma cezası


Bütün bu hukuksuzluklara rağmen, soruşturmalar başlarda sıkça açılsa da çoğunlukla ceza ile sonuçlanmıyor, verilen cezalar da uyarı ve kınama cezaları oluyordu. Rektör olarak atanmasından sonra Naci İnci, fakülte dekanlarına da görevlerini yerine getirmediklerini öne sürerek disiplin soruşturmaları açtı. Bu süreçte protestolara katılmalarından dolayı ilk defa altı öğrenciye uzaklaştırma cezası verildi. Öğrenciler, dekanların üzerindeki baskının öğrencilere ceza olarak yansımasını eleştirdi. Hemen ardından üç fakülte dekanı, haklarındaki disiplin soruşturmaları nedeniyle görevden alındı ve kayyum Naci İnci yerlerine kendini ve yardımcıları Fazıl Önder Sönmez ile Gürkan Kumbaroğlu’nu atadı. Kayyum kadronun dekanlıklara yerleşmesiyle kısa süre içinde başka uzaklaştırma cezaları da verildi.


Protestolardan önce disiplin soruşturmaları akademik dürüstlük ya da cinsel taciz gibi konularda açılırken direnişle birlikte isimleri gözaltı listelerinden alınan öğrencilere açılmaya başlandı.


Yönetmelikte karşılığı olmayan izinsiz “çadır açmak”, “çadır açmaya çalışmak” ve “LGBTİ+ bayrağı açmak” gibi suç içermeyen eylemler ya da “galeyana getirmek” ve “gürültü kirliliği” gibi ne anlama geldiği açık olmayan ifadeler soruşturma açılması için yeterli bulunan sebepler oldu.


Bunun yanında “izinsiz” afiş ya da pankart asmak, bildiri dağıtmak, etkinlik düzenlemek gibi bazı eylemler yönetmelikte suç olarak geçiyor olsa da öğrencilerin kayyum rektörü protesto etmek için düzenledikleri etkinlikler için meşru görmedikleri atanmış yönetimden izin almamalarının disiplin komisyonları tarafından yargılanması gibi akademisyenlerin kayyum rektöre karşı duruşlarıyla çelişen kararlar oldu.
Direniş süresince 500’ü aşkın disiplin soruşturması açıldı, 11 uzaklaştırma cezası (Yedi kişiye bir hafta, üç kişiye bir ay, bir kişiye bir dönem) ve birçok uyarı/kınama cezaları verildi.


“Çok soruşturma olduğu için birinde savunma vermeyi unuttum”


Direnişe katıldığı için kendisine birçok dava ve disiplin soruşturması açılan öğrencilerden Berke soruşturmaların amacı ve açılmalarında izlenen yöntemleri şu şekilde anlattı:


“Bana 30 civarı suç iddiası ile 10’a yakın soruşturma açıldı. Soruşturmaları protestolarda sıklıkla gördükleri kişilere açıyorlar. Protesto eden öğrencileri yıldırmak ve sindirmek gibi amaçlar güdülüyor. ÖGB, öğrencilerin ismi, numarası gibi özel bilgileri hukuksuz yollarla -takip ederek, turnikelerde kart basarken gizlice izleyerek ya da bilumum mecraları kullanıp taciz ederek- elde ediyor ve bunları soruşturma açabilmek için kullanıyor. Soruşturmalar ÖGB’nin yalan beyan ve iddiaları üzerinden açılıyor.”


Berke, kendisine açılmış çok fazla soruşturma olduğu için bir tanesine savunma vermeyi unuttuğunu ve bunun üzerine suçu kabul ettiği varsayılarak uyarı cezası aldığını söyledi.


Oysa ilgili yönetmelik maddesinde öğrenci savunma vermesi için kendisine yapılan çağrıya özürsüz olarak katılmadığı takdirde yalnızca savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı ve diğer delillere dayanarak gerekli kararın verilmesi gerektiği yazıyor. Berke son soruşturmasında disiplin komisyonunun uyarı cezası önerdiğini ama Naci İnci’nin dekan olarak bir ay uzaklaştırma cezası verdiğini de ekledi. Yönetmeliğe göre bir ve iki dönem uzaklaştırma ile okuldan atılma cezalarını yalnızca disiplin kurulu verebilir. Dolayısıyla bir ay uzaklaştırma, Naci İnci’nin dekan olarak verebileceği en yüksek disiplin cezası.


Soruşturmalarda yeni gerekçe: Alkollü içki içmek


Üniversitenin gündemindeki son soruşturmalar ise alkollü içki içmekle ilgili. YÖK yönetmeliğine göre kampüs içinde alkollü içki içmek k disiplin suçu sayılıyor. Fakat öğrencilerin yaşam alanları olan kampüslerinde içki içmeleri Boğaziçi Üniversitesi’nde daha önceleri bir sorun yaratmıyordu.
Son aylarda öğrenciler, özellikle geç saatlerde kampüste grup halinde dolaşıp alkol alanları videoya çeken ve öğrenci kartlarını alan güvenliklerin tacizine maruz kalmaya başladı. Altı kişinin mezun kartı, alkol kullandıkları gerekçesiyle bir seneliğine bloke edilerek okula girişleri engellendi ve öğrencilerden aynı sebeple uyarı cezası alanlar oldu.


Öğrenciler kayyum atamasının yasalarla açıklanmasına karşı söyledikleri gibi “yasal ama meşru olmayan” bu uygulamaları kabul etmediklerini bir kez daha tekrarladı.



Avukat: Soruşturmalar hukuka aykırı


Disiplin soruşturmalarına bakan bir öğrenci avukatı soruşturmaların hukuki yönünü şöyle açıkladı:
Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan disiplin soruşturmalarında göze çarpan husus, soruşturmaların daha önce anayasal hakkını kullanan öğrenciler aleyhinde gerçeğe aykırı olarak özel güvenlik görevlilerince taraflı tutulan tutanak benzeri evraklara dayandırılması.


Söz konusu evraklarda özel güvenlik görevlilerinin kimlik bilgileri gizlenmiş. Bu dahi tek başına idarenin keyfi hareket ettiğini ve soruşturmaların hiçbir dayanağının olmadığını gösteriyor. İsnad edilen suç kişi ile ilişkilendirilmemiş, somutlaştırılmamış, çünkü ortada suç yok.

Öğrencilerin fiilleri ifade özgürlüğü kapsamında olup demokratik bir ortamda eğitim görme amaçlı. Kimi disiplin soruşturmasının başlatılması için güçler ayrılığı ilkesine aykırı olarak cumhuriyet başsavcılığınca üniversiteye hitaben yazı yazıldığı ortaya çıktı. Disiplin cezasına konu fiil hakkında lehe ve aleyhe tüm delillerin, özellikle olayın aydınlatılmasına hizmet edecek bilgi ve belgelerin toplanması, keşif yapılması, tanık dinlenmesi, video kayıtlarındaki ses ve görüntülerin rapor edilmesi için bilirkişi görevlendirilmesi diğer ilgililerin bilgilerine başvurulması, disiplin suçunun işlenip işlenmediğinin şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekirken, bir kısım disiplin soruşturmalarında sadece aleyhe olan deliller toplandı.


Disiplin kararlarının amaç ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu açık. Ayrıca disiplin ceza kararlarının genellikle gerekçeden yoksun olduğu ve başvuru yollarının gösterilmediği dikkat çekiyor.

*Haziran 2022

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button